MODERN ÇAĞIN STRESLİ YAŞANTISINDA DÜNYA GENELİNDE OLDUĞU GİBİ ÜLKEMİZDE DE GÖRÜLME SIKLIĞI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTAN MİGREN, YAŞAM KALİTESİNİ BOZAN HASTALIKLAR ARASINDA İLK SIRALARDA YER ALIYOR.
Acıbadem Kartal Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur, “Migren, baş ağrıları arasında en yaygın ve karmaşık olanlardan biridir. Baş ağrısı, mide bulantısı, ışığa ve sese duyarlılık gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalık ülkemizde de oldukça yaygın olup, son yıllarda görülme sıklığı sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da artış gösteriyor. Özellikle şehir hayatındaki gürültü, hava kirliliği, yanlış yaşam alışkanlıkları, stres ve dijital cihaz kullanımının artması migrene zemin hazırlıyor.” diyor. Türkiye’de 21 ilde 5.323 hasta ile yürütülen bir çalışmada ise migren görülme oranı yüzde 16,4 olarak tespit edilmiş durumda. Ülkemizde kadınlarda daha yaygın olan bu hastalık her dört kadından birinde görülürken, Doç. Dr. Esma Kobak Tur, migren hakkında bilinmesi gereken beş önemli noktayı bakın nasıl anlatıyor?
SAĞLIKSIZ YAŞAM ALIŞKANLIKLARI YOL AÇABİLİYOR
Migrene yol açabilecek pek çok hatalı alışkanlık var. En yaygın hatalı alışkanlıklar arasında ise düzensiz uyku, aşırı stres, yanlış beslenme ve dehidratasyon (yetersiz su tüketimi) ilk sıralarda bulunuyor. Ayrıca uzun süreli bilgisayar veya telefon kullanımı, kötü duruş alışkanlıkları ve aşırı gürültüye maruz kalma da migreni tetikleyen faktörler arasında gösteriliyor.
EKRANA MARUZİYET VE STRES TETİKLİYOR
Son yıllarda, migrenin çocuklar ve genç yaş gruplarında daha fazla görüldüğü gözlemlenirken, özellikle okul çağındaki çocuklarda stres, ekran sürelerinin artması ve düzensiz uyku gibi etmenler migreni tetikleyebiliyor. Çocuklarda migren genellikle okul dönemiyle birlikte başlıyor ve ailede migren öyküsü olan çocuklar bu hastalıkla daha fazla karşılaşıyor. Ancak çocuklarda migrenin belirtileri, yetişkinlere göre farklılık gösterebiliyor. Çocuklar genellikle baş ağrılarının yanı sıra bulantı, kusma ve ışığa duyarlılık gibi belirtiler de yaşayabiliyorlar. Çocuklardaki migrenin tedavisi ise ilaç kullanımı daha sınırlı olduğu için daha dikkatli bir şekilde yapılmak zorunda.
KESKİN VE ZONKLAYICI AĞRILARLA ORTAYA ÇIKIYOR
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur, “Migren hastaları, ağrılarını farklı şekillerde tanımlayabiliyor. Ağrı genellikle başın bir kısmında, özellikle şakaklar ve alın bölgesinde yoğunlaşıyor. Hastalar, ağrıyı ‘keskin, zonklayıcı’, ‘sanki başımda bir martı çığlık atıyor gibi’, ‘başımda bir basınç var, sanki bir şey sıkıyor’ şeklinde ifade ediyorlar. Migren, kişiye göre farklı yoğunlukta ve sürelerde hissedilmekle birlikte, migren hastaları, baş ağrısından önce ‘aura’ denilen duyusal veya görsel bozukluklar da yaşayabiliyor.” diyor.
YEME ALIŞKANLIKLARI DA MİGREN ATAKLARINA YOL AÇABİLİYOR
Diğer yandan, bazı gıda maddeleri de migreni tetikleyebiliyor. Örneğin araştırmalar, çikolata, peynir, alkol ve işlenmiş etler gibi yiyeceklerin migren ataklarını başlatabildiğine yönelik sonuçlar verirken, uzmanlar, başta peynir olmak üzere çeşitli gıda maddelerinde bulunan tiraminin kan basıncını artırarak migren ataklarını tetiklediğini düşünüyor. Özellikle parmesan, mozarella ve çedar gibi peynirler yüksek tiramin içerikli gıdalar arasında yer alırken, tütsülenmiş etler, salam ve sosis gibi işlenmiş gıdalarda yaygın bulunan nitrat bileşiklerinin, ayrıca yüksek histamin içeriği nedeniyle kırmızı şarap ve fazla kafein tüketiminin de migren ataklarını tetikleyebildiği bildiriliyor.
DOĞRU TANI VE TEDAVİ İLE KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur, migren tanısının klinik değerlendirme, nörolojik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konulduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “Son yayınlanan kriterlere göre; hastanın 4 ila 72 saat süren en az beş atağı olmalıdır. Bu ataklar tek taraflı lokalize, zonklayıcı, en az orta ya da şiddetli yoğunlukta ve rutin fiziksel aktivitelerle kötüleşir. Baş ağrısı esnasında mide bulantısı, kusma veya her ikisi, fotofobi ve fonofobi gibi belirtiler de eşlik eder. Ayrıca baş ağrıları öncesinde 5 ila 60 dakika sürebilen görsel, duyusal, konuşma ve/veya dil, motor, beyin sapı veya retinal auralar görülebilir. Beyin tomografisi ya da MR tetkiki ise beyin kanaması, tümör ya da enfeksiyon gibi ayırıcı tanıda düşünülebilecek diğer hastalıkların dışlanmasında yardımcı olur.” Migrenin, karmaşık bir hastalık olmasına rağmen, doğru tanı ve tedavi ile kontrol altına alınabildiğini de vurgulayan Doç. Dr. Esma Kobak Tur, “Bu nedenle, migren belirtileri yaşayan bireylerin bir nöroloji uzmanına danışarak uygun tedavi yöntemlerini değerlendirmeleri önemlidir. Migrenin erken teşhisi ve tedavisi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir.” diyor.
