GELİŞME VE BÜYÜME YÖNÜNDE ÖNEMLİ POTANSİYELE SAHİP BALKAN ÜLKELERİNDEN BİRİ OLAN SIRBİSTAN, 1990’LI YILLARDA YAŞANAN SAVAŞ VE SİYASİ BELİRSİZLİK ORTAMININ ÜLKE EKONOMİSİNE VERDİĞİ BÜYÜK ZARARLARI TELAFİ ETME YOLUNDA ÖNEMLİ BİR AŞAMA KAT ETMİŞ DURUMDA. ENFLASYON VE YOKSULLUK ORANLARINI TEK HANELİ RAKAMLARA, İŞSİZLİĞİ DE YÜZDE 15’İN ALTINA DÜŞÜRMEYİ BAŞARAN SIRBİSTAN, BUNUNLA BİRLİKTE, ARTAN KAMU BORÇLARI, CARİ AÇIK VE KURUMLARIN YETERİNCE GÜÇLÜ OLMAMASIYLA DIŞ KAYNAKLI KRİZLERE KARŞI KIRILGANLIĞINI HALEN SÜRDÜRÜYOR. TÜRKİYE İLE KÖKLÜ TARİHİ BAĞLARI DA BULUNAN ÜLKE, TİCARİ İLİŞKİLERDE DE TÜRKİYE İLE GÜÇLÜ İŞ BİRLİĞİNE DEVAM EDİYOR.

Sırbistan üst-orta gelirli bir ekonomiye sahiptir. İnsani Gelişme Endeksi'nde 64’üncü sırada bulunan ülke, 2014'ten beri AB üyeliği için müzakereler yürütüyor ve yakın dönemde tam üyeliğin gerçekleşmesini bekliyor. Güçlü büyüme potansiyeline sahip bir Balkan ülkesi olan Sırbistan, kurumların yeterince güçlü olmaması, demografik yapıda gözlenen bozulma, nüfus artış hızının eksi seviyelerde gerçekleşmesi ve yüksek işsizlik rakamlarıyla ekonomik büyümesini sürdürmede halen güçlükler yaşıyor. Pazar büyüklüğü açısından Güneydoğu Avrupa’da Romanya ve Bulgaristan’ın arkasından üçüncü sırada yer alan ülke, Yugoslavya’nın yıkılması ve ardından uzun yıllar süregiden savaş ortamının yaralarını sarmaya da devam ediyor. Uygulanan uluslararası yaptırımlar, uluslararası askeri müdahaleler ve Bosna-Hersek’te yaşanan soykırım gibi nedenlerle uluslararası siyaset ve ticaretinde • 56 izolasyon yaşayan Sırbistan, günümüzde ihracatını artırmak ve temel altyapı yatırımlarını güçlendirebilmek için kapsamlı bir kamu politikası uygulamayı da sürdürüyor. Özellikle, Merkezi Avrupa Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması (CEFTA) ve imzalanan ikili serbest ticaret anlaşmalarıyla AB, ABD, Rusya, Kazakistan, Türkiye, Güneydoğu Avrupa, Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması ülkeleri ve Beyaz Rusya’yı da kapsayan 1 milyar kişilik bir ticari pazarın merkezinde bulunan Sırbistan, Türkiye’nin de önemli ticaret partnerleri arasında bulunuyor.
400 YIL OSMANLI İDARESİNDE KALDI
Taş Çağı’ndan beri insan yerleşimlerine ev sahipliği yapan Sırbistan toprakları, 6’ncı yüzyılda Slav göçlerine uğramış, Erken Orta Çağ'da bölgede çeşitli zamanlarda Bizans, Frank ve Macar krallıklarına bağlı birçok bölgesel devlet kurulmuştu. İlk Sırp Prensliği 8’inci yüzyılın sonlarında, ilk Sırbistan Krallığı ise 1217'de tarih sahnesine çıktı. 1346'da en geniş sınırlarına ulaşan ancak aynı dönemde Osmanlılarla çatışma sürecine giren Sırbistan, yüzyıllar içerisinde sürekli toprak kayıpları yaşadı ve 16’ncı yüzyılın ortalarında günümüz Sırp topraklarının tümü Osmanlı idaresine geçti. Zaman zaman Habsburg Monarşisi tarafından kesintiye uğrasa da bölgedeki Osmanlı hâkimiyeti 400 yıla yakın bir süre devam etti. 19’uncu yüzyılda başlayan Sırp isyanları ile bölgenin ilk ulus devleti kurulurken, Balkan Savaşları sonrasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altındaki Bosna-Hersek’e gözünü diken Sırpların bu isteği, bir anlamda Birinci Dünya Savaşı’nın da fitilini ateşlemiş oldu. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Sırbistan, Hırvat ve Slovenlerin de katılmasıyla 1918’de yeni bir devlet kurdu ve 1929’da Yugoslavya’ya dönüşen krallık, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Tito yönetiminde sosyalist bir rejime dönüştü. Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Makedonya ve Karadağ’ın yanı sıra özerk Voyvodina ve Kosova bölgelerinden oluşan bu devlet içerisinde Sırpların etkinliği diğer unsurlara oranla daha fazlaydı. Tito’nun 1980’deki ölümü ile Yugoslavya dağılma sürecine girince, 1991 yılında birlik üyesi devletler teker teker bağımsızlığını ilan etmeye başladı. Ancak 1989’da Voyvodina ve Kosova’nın özerkliğini iptal ederek yeniden kendine bağlayan Sırbistan, 12 Nisan 1992’de de Karadağ ile Yugoslavya Federasyonu’nu kurdu. Birlikten ayrılan devletlere karşı da düşmanca bir tavır içerisine giren Sırbistan, Hırvatistan ve BosnaHersek’e saldırınca, 19921995 yılları arasında kanlı bir savaşı başlatmış oldu. Bosna-Hersek’te devam eden işgal süreci 20’nci yüzyılın sonlarında ve dünyanın gözü önünde, çoğunluğu sivil 200 binden fazla insanın katledilmesiyle sonuçlandı. Bosna-Hersek’in ardından 1999’da bu kez Kosova’ya saldıran Sırbistan, NATO müdahalesi ile geri çekildi; ardından bölgede yeniden özerk bir yönetim kuruldu. 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova ile Sırbistan arasındaki müzakereler halen devam etmektedir.

SAVAŞIN VE YIKIMIN YARALARINI SARMAYA DEVAM EDİYOR
Sırbistan, büyük ölçüde pazar güçlerinin hâkim olduğu bir geçiş ekonomisine sahip olmakla birlikte, devlet sektörü ekonomide geniş bir alanda görülüyor ve birçok yapısal reforma hâlâ ihtiyaç duyuluyor. Bu kapsamda, Sırp ekonomisi temel olarak yabancı sermaye destekli imalat sektörüne ve ihracata dayanıyor. Dünyadaki finansal kriz, uzun vadede ülkenin kalkınması için ihtiyaç duyulan yapısal ekonomik reformları sekteye uğratırken, Sırbistan bu olumsuzlukları yavaş adımlarla da olsa gidermeye çalışıyor. Diğer yandan Sırbistan, sahip olduğu yaklaşık 7 milyonluk nüfus ile orta ölçekli bir pazar olarak tanımlanabilir. Ülke pazar büyüklüğü açısından Güneydoğu Avrupa’da Romanya ve Bulgaristan’ın arkasından üçüncü sırada yer alırken, yaşanan savaşlar, uygulanan uluslararası yaptırımlar ve uluslararası askeri müdahaleler, ekonomik ve sosyal açıdan gerilemeye ve altyapının tahrip olmasına yol açmış, yaşam standartlarını olumsuz yönde etkilemişti. Söz konusu dönemde GSYİH yüzde 50 oranında gerilemiş ve yoksulluk büyük oranda artmıştı. Bu çerçevede Sırbistan ekonomisinin en önemli konuları; yüksek işsizlik oranı ve yeni iş alanları yaratılması, enflasyon, yüksek kamu harcamaları, gittikçe büyüyen kamu borçlanmaları, artan kamu ve özel dış borçlar, yeni yabancı yatırımların çekilmesi ve yeniden IMF programının yürütmeye konulması olarak gündemde kalmaya devam ediyor.


HİZMET SEKTÖRLERİ GSYİH’Yİ SIRTLIYOR
Sırbistan ekonomisini çekici kılan unsurlar arasında, ülkenin stratejik konumu ile göreceli ucuz ve nitelikli iş gücüne sahip olması; AB, Rusya, Türkiye ve CEFTA Ülkeleri ile yapılan STA’lar ve yabancı yatırımlara uygulanan oldukça cömert teşvik paketleri sıralanabilir. Sırbistan esnek döviz kuru politikası uygularken, bu durum ülkenin rekabet gücüne de olumlu yönde yansımaktadır. Bu kapsamda Sırbistan’ın ekonomik yapısı, gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi, tarım ve sanayiden hizmetler sektörüne doğru kaymaya devam etmektedir. Çoğunluğu ülkenin kuzey kısmındaki Voyvadina bölgesinde yerleşik olan geniş tarım sektörü ülke ekonomisindeki yerini hâlâ önemle korumaktadır. 2024 yılı verilerine göre ülkenin GSYİH'si içinde tarım sektörünün payı yüzde 3, sanayinin payı yüzde 23 ve hizmetler sektörünün payı yüzde 74’tür. Sırbistan, başta otomotiv olmak üzere metal işleme, makine, kimya, elektronik, tekstil, mobilya ve gıda işleme ve ilaç gibi sektörlerde güçlü bir sanayi potansiyeline sahiptir. Net ithalatçı bir ülke olmaya devam eden Sırbistan’ın ithalatında öne çıkan ürün grupları ise mineral yakıtlar, elektriksiz ve elektrikli makineler, otomotiv ana ve yan sanayisi, plastik ve plastik ürünleri olarak sıralanıyor.


TARIM MAKİNELERİ İHTİYACI YÜKSEK
Sırbistan’da tarım sektörü, verimlilik ve üretim artışı bakımından potansiyel arz ederken, sektörün hâlâ modern teknolojiden yoksun olması dikkat çekiyor. Bu kapsamda özellikle gıda işleme endüstrisi (hayvan yetiştiriciliği-et ve süt ürünleri entegre tesisi, meyve-sebze işleme, maden suyu ve meyve suyu gibi) üzerine yatırım teşvik programları uygulayan Sırbistan’ın, çiftçilerin yeni makine ve ekipman alımı, tesislerin inşası, yenilenmesi veya genişletilmesi konularında da geniş çaplı destekleri bulunuyor. Dolayısıyla, Sırbistan pazarının, tarım makineleri, sulama ekipmanları, soğuk hava deposu, dondurma ekipmanları, işleme ve paketleme ekipmanları gibi araç ve gereçler açısından Türk ihracatçılarına önemli fırsatlar sağlayabileceği de değerlendiriliyor.

TÜRKİYE İLE TİCARETİ GÜÇLENİYOR
Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkiler köklü bir maziye dayanmaktadır. Yüzlerce yıl Osmanlı devletinin hakimiyeti altında bulunan Sırbistan’ın ülkemize ilişkin yaklaşımının, tarihsel arka plan da dikkate alındığında pek de olumlu olduğu söylenemez. 1992-95 yılları arasında Bosna-Hersek’te gerçekleştirilen işgal ve soykırım sürecinde yaşananlar bunun en somut düzeyde açığa çıktığı acı hatıralarla doludur. Bununla birlikte son yıllarda diplomatik alanda karşılıklı atılan olumlu adımlarla, iki ülke arasındaki ilişkilerde belirgin bir iyileşme meydana gelmiştir. Gerek ikili ekonomik ilişkiler gerekse Türk ürünlerinin AB’ye ulaşımı açısından Sırbistan Türkiye için de kilit bir ülke konumundadır. 2010 yılında Türkiye ve Sırbistan arasında imzalanan STA gereğince 2015 yılından bu yana sanayi ürünlerinin karşılıklı ithalatı gümrüksüz yapılmaktadır. Bu çerçevede 2024 yılında 3,4 milyar dolara yükselen ikili ticarette Sırbistan Türkiye’den 2,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, Türkiye’den ithal edilen ürünler arasında ilk sıralarda kumaşlar, makineler, kabuklu meyveler, örme eşya, yaş meyve sebze, plastik ve plastik eşya, otomotiv ana ve yan sanayi, demir çelikte eşya ve kâğıt ürünleri bulunuyordu. Aynı dönemde Sırbistan’dan Türkiye’ye ihracatı da 1,1 milyar olarak kayda geçerken, Sırbistan’ın ihracat ürünleri de demir çelik, petrol yağları, sentetik kauçuk, arıtılmış bakır ve bakır alaşımlar olarak sıralanıyordu.
MAKİNE TİCARETİNDEN DAHA FAZLA PAY ALABİLİRİZ
Ülkenin ekonomik verileri ve makine özelinde güncel ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Sırbistan’ın makine ihracatının, 2024’te yüzde 9,4 azalarak 3,7 milyar dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Sırbistan’ın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ise ilk sırada 1,2 milyar dolarla Almanya, ikinci sırada 244,6 milyon dolarla Macaristan ve üçüncü sırada 181,3 milyon dolarla Türkiye yer alıyor. Bu dönemde Sırbistan’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 1,1 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 16,2 olarak kayda geçti. Aynı dönemde Sırbistan’ın toplam ihracatının 31,1 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 12 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan makine ithalatının, 42,1 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 11 pay aldığı Sırbistan’da, 2024’te yüzde 8,5’lik artışla 4,6 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Sırbistan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 1,1 milyar dolarla Çin yer alıyor. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’dan 869,4 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken, üçüncü sıradaki İtalya’dan 2024’te ithal edilen makinelerin değeri ise 478,9 milyon dolar oldu. Bu dönemde Sırbistan’ın makine ithalatında 5’inci sırada yer alan Türkiye’den de yüzde 0,1’lik düşüşle 209,8 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Bu veriyle, Sırbistan’ın toplam 4,6 milyar dolarlık makine ithalatından 2024’te Türkiye’nin aldığı payın yüzde 4,5 oranında gerçekleştiğini; Sırbistan’ın Türkiye’den yaptığı 2,2 milyar dolarlık toplam ithalat içinde makinenin payının ise yüzde 9,3 olduğunu söyleyebiliriz.

SIRBİSTAN İLE TİCARETTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
1. Sırplar daha önceden tanıdıkları biriyle iş yapmayı tercih ettiğinden, müstakbel iş ortağı ile tanıştırılmak, karşılıklı güven duyulan bir kişi aracılığıyla yapılabilir. Ancak bu olmazsa olmaz bir şart değildir. 2. Sırbistan’da gerçekleştirilen görüşmeler esnasında yerel dilde birkaç kelime veya deyim kullanmak diğer kültürlerde olduğu gibi etkili bir jest olmaktadır. Örneğin, Merhaba=Zdravo (Zıd-ra-vo), Teşekkürler=Hvala (Hı-vala), Hoşçakalın=Doviđenja (Do-vi-cen-ya), Tanıştığıma memnun oldum=Drago mi je (Dıra-go mi ye) gibi… 3. Sırbistan ve Türkiye arasındaki ortak geçmiş, tarihi miras, kültürel benzerlikler ve ortak kelimelerden rahatça bahsedebilirsiniz. Memnuniyetle karşılanır. 4. İhracatçıların Sırp ortağı ile ticari ilişkilerinde dikkate etmesi gereken hususların başında ödeme koşulları geliyor. Sırp firmaların akreditif gibi uluslararası teamüllerden farklı olarak çeşitli şekillerde zamana yayılmış ödeme koşulları talep etmesi, ödeme konusunda ihtilafa düşülmesi durumunda ücretin tahsilatı noktasında sorunlara sebep olabiliyor. 5. Sırbistan’da uygun kıyafetin ne olduğu şirketin faaliyet gösterdiği sektöre ve etkinliğin türüne göre değişebilir. İş görüşmeleri için ülkemizdeki takım elbise kültürünün aksine rahat şık kıyafet (smart casual veya business casual) tercih edilebilir. Öte yandan, nispeten büyük kurumsal firmalarla yapılacak görüşmelerde daha resmi bir giyim tercih edilmelidir. 6. İş görüşmelerinde Sırplar el sıkışmaya ve doğrudan göz temasında bulunmaya önem verirler. Toplantıya katılan tüm kişiler ile el sıkışılır. İlk tanışmada muhataplara resmi olarak soyadlarıyla hitap edilir, daha sonra ise ilk isimleriyle hitap edilebilir. 7. İş görüşmelerinin başında kartvizit değişimi yapılır. Toplantıda bulunan kişilere isim ve unvanlarıyla hitap edilmesini kolaylaştırmak adına kartvizitlerin görüşme sırasında görünürde tutulması önerilir. Ayrıca, iş dışı herhangi bir etkinlikte de konu işe geldiğinde muhataplarınız kartvizit talep edebilir. 8. Samimiyet derecesi göre yanaktan üç defa öpme ve kucaklaşma normal bir davranıştır. 9. Sırplar toplum içerisinde duygularını kolaylıkla gösterebilirler. Sırplar konuşurken çok yakın durabilir, konuşma sırasında sırtınıza veya omuzunuza vurabilir, bu durumlarda kendinizi geriye çekmeyin. 10. Sırplar genel olarak iletişime açık insanlardır. Çalışma ilişkileri ise güven ve yakınlık üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, kişisel teması sürekli koruyup sık sık ülkeyi ziyaret etmek, ülkemize davet etmek ve yüz yüze toplantılar yapmak gerekir. İş ilişkileri zaman zaman yavaş ilerleyebilir. Bu nedenle sabırlı olunması ve karşı tarafı rahatsız edecek şekilde ısrarcı olunmaması önerilmektedir. 11. İş dünyasında biriyle tanışmak isteniyorsa öncesinde bir randevu ayarlanması önemlidir. Ani ve habersiz gidilen görüşme teklifleri reddedilebilir. Bir iş görüşmesi talep edildiğinde, muhataplara Kaynak: Ticaret Bakanlığı, Sırbistan İş Kültürü Sayfası 61 • EYLÜL 2025 önceden şirketiniz ile ilgili bilgi, katalog iletmek her zaman memnuniyetle karşılanır. E-posta iletilmesi akabinde telefonla kısa bilgi verilmesi ve teyit alınması faydalı olacaktır. 12. Toplantı organize ederken, randevunun cuma günleri öğleden sonra için talep edilmemesi önemlidir. Sırplar genellikle cuma günü ofisten erken ayrılır. 13. Ocak ayı, haziran ayının ikinci yarısından eylül ayına kadar olan dönem ile Paskalya, Sırbistan’da tatil dönemidir. Bu nedenle söz konusu dönemlerde, muhataplarınız ile görüşmek ve büyük bir etkinliğin organizasyonu zor olacaktır. 14. Sırbistan’da iş görüşmeleri kafe, restoran gibi yerlerde yapılabilir. Toplantıya başlamadan önce kısa bir süre sohbet edilir. 15. İngilizce bilinirliği yüksek olmakla birlikte, özellikle yüz yüze iş görüşmelerine yerel dile hâkim bir tercüman ile gidilmesi faydalı olacaktır. 16. Sırplar için dakiklik önemlidir, ancak ülkeyi ve şehirleri iyi tanımadıkları için yabancılara tolerans tanınır. 17. Sırbistan’da mağaza, pazar yeri, market gibi yerlerde pazarlık yapılması yaygın olmasa da iki şirket arasında bir anlaşma ya da bir proje hakkında görüşülürken pazarlık mutlaka yapılır. 18. Sırplar açık sözlü insanlardır, uzun vadeli plan ya da program yaparken net olmayı severler. Karşı tarafın tüm detayları kendileriyle paylaşmasını beklerler. Son dakika değişiklikleri ya da iptallerinden hoşlanmazlar. 19. Sırbistan’da öğlen yemeği (özellikle geç öğlen yemeği 14.00-16.00 tercih edilir) ya da akşam yemeğinde iş görüşmesi yapılabilir. Sırbistan’da yemeğe davet eden taraf hesabı öder, ancak yine de hesabın ödenmesini teklif etmek ince bir davranış olarak kabul edilir. 20. Sırplar, bir iş yapmaya/ iş birliği kurmaya karar verdiklerinde ve karşı tarafı gerçekten samimi bulduklarında evlerine yemeğe davet edebilirler. Bu durumda çok misafirperverdirler ve size kendi evinizde gibi hissettirmeye çalışırlar. 21. Yemek esnasında yemek veren kişinin ilk önce yemeğe başlaması beklenmelidir. Yemek sırasında kadeh kaldırma bir ritüeldir, kadeh kaldırdığınızda karşınızdaki kişi ile göz göze bakmanız beklenmektedir ve ayrıca “sağlığınıza” şeklinde cümlelere eşlik edilebilir. 22. Sırbistan’da çay sadece hasta iken içilir. Bu sebeple, bir toplantı esnasında çay içmek istediğinizi söylediğinizde hasta olduğunuz düşünülebilir. Bu nedenle çoğunlukla kahve tercih edilmektedir. 23. İş toplantılarında genellikle küçük hediye değişimi yapılması önemlidir, özellikle şirketlerin kurumsal logolu hediyeleri kabul edilir. Bunun dışında, yabancı kişilerin (ülke temsilcileri, şirket yetkilileri gibi) ülkelerinden getirecekleri el sanatları ve yerel lezzetler (lokum, kahve gibi) her zaman memnuniyetle karşılanır. Bununla beraber bir eve davet edildiğinizde çiçek, çikolata, pasta götürülebilir. Çiçek götürülecek ise tek sayı olmasına dikkat edilmelidir. Çift sayıda çiçek genellikle taziye sebebiyle götürülür. 24. Hediyeler genellikle hemen açılır.
