Değerli okurlarımız,

Makine imalat sanayisi konsolide verilerine göre Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplammakine ihracatı, ilk sekiz ayda 18,3 milyar dolar, son 12 aylık dönemde ise 28,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ağustos ayında aylık 2,4 milyar dolarlık ihracatla son 12 ay ortalamasına yakın bir sonuç elde eden sektörün kilogram başına ortalama ihracat birim fiyatı ise 7,5dolar olarak hesaplandı.

2019’un üçüncü çeyreğinden bu yana yurt içindeki makine ve teçhizat yatırımlarında ilk kez gerileme görüldüğüne dikkat çeken MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karaveli oğlu ise “Orta Vadeli Plana göre, 2025’te de bu yatırımlarda bir artış olması beklenmiyor.Sıkılaşmanın ve yurt içindeki daralmanın devamını öngören bu süreçte, yüzde 4 gibi görece yüksek seviyede belirlenen büyüme hedefi ise net ihracatın büyümeye daha fazla katkı vereceği anlamına geliyor. Büyümede ihracatçıya bu kadar çok güvenilmesi, değerli TL dolayısıyla oluşan baskının ihracata yönelik farklı desteklerle giderileceğine yönelik bir beklenti oluşturuyor.” yorumunda bulundu.

Gerçekten de içerisinde olduğumuz dezenflasyon süreci, neden olduğu yan etkilerle sanayiciler için çok sancılı geçiyor. 18 çeyrektir kesintisiz yukarı giden makine teçhizat yatırımlarının keskin şekilde düşüş göstermesi, iç pazardaki zorlu sürecin en belirgin göstergesi kabul edilebilir. Önümüzdeki yılda da bu eğilimin devam etmesi beklentisi de sanayiciler için kötü iklimin süreceği anlamına geliyor. Bu dönemdeki kurtuluş reçetesi, yine ihracat olacak. Özellikle AB’nin kendi içerisindeki ikiz dönüşüme uyum gecikmelerinin, Almanya gibi dev üretim üslerinin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerde aksamalara neden olmasını fırsata çevirmenin yollarını bulmalı ve ikiz dönüşümde atacağımız hızlı adımlarlaAvrupa’daki itibarımızı yeniden ve daha güçlü artırabiliriz.

Gelelim Moment Expo’nun bu sayısına… Bu sayımızdaki “Kapak” sayfalarında, dünyanın önde gelen çevresel raporlama platformu CDP’nin son çalışmasını, “Zinciri Güçlendirmek:Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Dönüşümünü Hızlandırmak İçin Sektörel İç görüler” başlıklı raporu mercek altına aldık. Rapordaki veriler, tedarik zincirlerindeki iklim risklerinin iş dünyası için keşfedilmemiş bir fırsat alanı olduğunu ortaya koyarken, şirketlerin tedarik zinciri emisyonlarını azaltarak yaklaşık 165 milyar dolar değerinde finansal kazanç elde edebileceğini bildiriyor. Rapor, iklim risklerini göz ardı etmenin maliyetinin, bu riskleri azaltmak için alınacak önlemlerin maliyetinden yaklaşık üç kat daha fazla olduğunun altını çizerken, şirketlerin yalnızca dörtte birinin tedarik zincirleriyle ilgili iklim risklerini risk yönetimi süreçlerine dâhil ettiklerini; şirketlerin yarısından fazlasının ise emisyon azaltma girişimlerini bildirse de yalnızca yüzde 15’inin değer zincirlerini bu alanda harekete geçmeye teşvik ettiğini vurguluyor.

MAİB Danışmanı Alper Karakurt’un “Analiz” sayfalarımızda yayımlanan makalesi ise bu ay çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor: Türkiye’nin ihracat potansiyeline ilişkin yapılan çalışmalar, Türk ihracatının önemli düzeyde potansiyele sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin, Türkiye’nin genel ihracatında yüzde 18,47 olan potansiyeli, makine ihracatı özelinde yüzde 61’e çıkıyor. Göreli büyüklükleri farklı olmakla birlikte, makine sektörünün ve dolayısıyla ihracatının bu denli yüksek potansiyelinin olması, Türkiye ekonomisi açısından önemli bir nokta. Makine sektörünün bu potansiyeline ulaşmasıyla, Türkiye’nin potansiyel ihracat açığının yaklaşık yüzde 31,3’lük kısmı hayata geçirilebilir.

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,