Değerli okurlarımız,

Makine ihracatımızın ilk çeyrek verileri açıklandı ve bu dönemde makine ihracatımız, serbest bölgeler dâhil 6,9 milyar dolar oldu. İlk çeyrekte, geçen yıla göre yüzde 2,5’lik
bir kayıp olsa da türbin ve turbojetlerde yüzde 25, ısıtıcılar ve fırınlarda yüzde 17, tekstil ve konfeksiyon makinelerinde yüzde 16 artış sağlanmış olması dikkat çekiciydi. Yine bu dönemde Türkiye’nin en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ülkelerden ABD’ye ihracat artışı devam ederken, Rusya ve İtalya pazarlarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 düzeyinde düşüşler yaşandı.

Tüm dünyada “bekle ve gör” yaklaşımının hâkim olduğu bu yılda küresel yatırımlarda da belirgin bir durgunluk izleniyor. MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da bu süreci özetlerken, “Geçtiğimiz yılın ikinci yarısından bu yana küresel enflasyon, yüksek faiz ve jeopolitik risklere bağlı olarak rüzgâr sanayiciye karşıdan esmeyi sürdürüyor. 2023’ün son çeyreğinde yataya dönen trendlerin etkileri tam manasıyla silinmese de yatırımlarını yüzde 13’e, üretimini ise yüzde 9’a yakın büyüten; bunun sonucunda ihracatını yüzde 11 artırabilen bir sektör olarak kaygı duyulacak bir ataletten bahsedemeyiz. Türk makine sektörü gelişmiş ülkelerle entegrasyon düzeyi sayesinde, AB ve ABD’de faiz indirimleriyle başlayacak toparlanmadan çabuk etkilenecektir. Türkiye rekabetçi yapısıyla, ortalamanın üzerinde artış sağlayan ülkeler arasındaki yerini koruyacaktır.” sözlerini kullanıyor.

Bu dönemde, AB ile Çin arasındaki ticaret ilişkileri ise özellikle dikkat edilmesi gereken
bir içerik barındırıyor. Yükselen korumacılık sürecinde Çinli firmalarla tek taraflı bağını gözden geçirmeye başlayan AB’de güvenilir tedarikçi olarak Türkiye’nin ismi daha fazla öne çıkıyor. Benzer şekilde, AB’nin tohumunu attığı yeşil ekonomiye uyumda Türkiye’nin Makinecileri’nin attığı öncül ve güçlü adımlar da Türk makine ihracatçılarının Çinli tedarikçiler karşısında Avrupa pazarında elini güçlendiren bir başka unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreçte, Türk makine imalat sanayisi ikiz dönüşüme ne kadar hızlı uyum sağlayabilirse ihracat pazarlarındaki varlığını da o oranda güçlendirebilir.

Yeşil ve dijital dönüşüme uyumla birlikte katma değerli üretim de sanayicilerin karşısındaki önemli başlıklardan biri olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda yıllardır konuşula gelen “üniversite-sanayi iş birliği” de önemini giderek artırıyor. Katma değerli üretim için Ar-
Ge ve inovasyonun vazgeçilmez olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki, bunun için akademi dünyasından nasıl daha fazla yararlanılabilir? İşte bunun en doğru adresini Moment Expo’nun bu sayısında tanıtmaya çalıştık. “Kapak” sayfalarımızda, aslında hepimizin

aşina olduğu Üniversite Sanayi İş Birliği Merkezleri Platformu’nu (ÜSİMP) A’dan Z’ye tanıtıyor ve hem sanayicilere hem de üniversitelere nasıl fayda sağladığının detaylarını sizlere sunuyoruz. Elbette ÜSİMP ölçeğinde bir platformu birkaç sayfada anlatabilmek pek mümkün değil ancak temel başlangıcı yaparak, en çok merak edilen sorulara, ÜSİMP Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamit Serbest’in sözleriyle yanıt bulabileceğimizi düşünüyoruz.

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,