TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN 2022 YILI SONUNDA YAYIMLADIĞI TÜRKİYE MAKİNE SEKTÖRÜ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EYLEM PLANI RAPORU VE BU ÇERÇEVEDEKİ TÜM ÇABALARINITEK BİR POTADA BULUŞTURAN MUNDUS+ PORTALI, TÜM DÜNYADA TİCARETİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRECEK SINIRDA KARBON DÜZENLEME MEKANİZMASI VE TİCARETE ETKİLERİ TEMALI İÇERİKLERLE KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMEYE DEVAM EDİYOR.
Çalışmanın orijinal dokümanına ulaşmak için burayı tıklayın

Türkiye’nin Makinecileri, 20 yılı aşan süredir Türk makine sektörünün yurt içi ve yurt dışındaki tanınırlığını ve katma değerini artıracak faaliyetlerini aralıksız sürdürürken, sektör temsilcilerine yol göstericilik görevine de devam ediyor. Bugüne kadar makine sektörü özelinde onlarca rapor ve yayına imza atan Türkiye’nin Makinecileri, iş dünyasının yeni gündemi sürdürülebilirlik özelinde de öncü çabalarını sürdürürken, AB Yeşil Mutabakatı’nın yeniden şekillendirdiği “yeni ticaret” düzenine hazırlık için Mundus+ portalında yer verdiği içeriklerle, makine sektörünü ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam ediyor.Bu kapsamda Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) uzmanlarınca hazırlanan ve Mundus+ portalında da yayımlanan “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının Türkiye Ekonomisine Potansiyel Etkileri” başlıklı çalışmanın, makine sektörünü de yakından ilgilendirdiğine ve bu raporun sektör için önemli ve aydınlatıcı olacağına inanıyoruz.

SKDM’DEN ETKİLENECEKİLK İKİ SEKTÖR DEMİR-ÇELİK VE ÇİMENTO

Bilindiği üzere, Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan AB’nin 1 Ekim 2023 tarihinde yürürlüğe aldığı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), sanayi kolları için artan bir SKDM ücreti yüküne sebep olacak. Bununla birlikte, Türkiye’nin kendi Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) uygulamasının SKDM’ye bağlı maliyetleri ETS gelirleri olarak içselleştirmesini sağlayacağı ve daha düşük karbon emisyonu ile üretim teknolojilerinin tercih edilmesiyle AB ile ticaretimizde ihracatçılara rekabetçilik konusunda bir adım önde olma fırsatı sağlayacağı da değerlendiriliyor. AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) ve ulusal karbon fiyatlandırma senaryoları doğrultusunda SKDM’nin Türkiye ekonomisi ve belirli sektörler üzerindeki olası etkilerini analiz eden “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının Türkiye Ekonomisine Potansiyel Etkileri” isimli çalışmanın sonuçları, SKDM’den en çok etkilenecek ilk iki sektörün demir-çelik ve çimento sektörleri olacağını söylüyor. Analizler, Türkiye’de hazırlık çalışmaları yürütülmekte olan ulusal karbon fiyatlandırma uygulamasının SKDM maliyetlerini düşüreceğine de işaret ediyor.

2030’A KADAR TÜM SEKTÖRLER SKDM’YE DÂHİL EDİLECEK

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile aslen, AB Emisyon Ticareti Sistemi (ABETS) kapsamındaki belirli sektörlerden karbon kaçağını önlemeye yönelik mevcut tedbirlerin güçlendirilmesi amaçlanıyor.Buna göre, mekanizma, AB’de yetkilendirilmiş ithalatçıların AB’ye ithal edilen çeşitli karbon yoğun ürünlerdeki (çimento, demir ve çelik, alüminyum, gübre ve elektrik) gömülü emisyonların karbon fiyatını yansıtan “SKDM sertifikalarını” teslim etmelerini gerektirecek. SKDM sertifika fiyatı, AB ETS fiyatını yansıtacak ve SKDM mali yükümlülükleri 2026’dan itibaren, AB Emisyon Ticaret Sistemindeki ücretsiz tahsisatların sonlandırılması takvimiyle uyumlu şekilde, aşamalı olarak uygulanacak. Hatırlanacağı üzere Temmuz 2021’de Avrupa Komisyonu SKDM için ilk teklifini sunmuştu. Raporun hazırlandığı dönemde ise Komisyon, Parlamento ve AB Konseyi, nihai SKDM teklifinin çeşitli unsurları (özellikle ücretsiz tahsisatların aşamalı olarak kaldırılma hızı, geçiş dönemi, başlangıç aşamasında kapsanan ürünler ve kapsanan emisyonlar) üzerindeki farklı pozisyonları üzerinde anlaşmaya varmak için üçlü müzakerelere devam ediyordu.13 Aralık 2022 tarihin-de Konsey ve Avrupa Parlamentosu, SKDM nihai tasarımı üzerinde geçici ve şartlı bir anlaşmaya varsa da anlaşmanın nihai olarak değerlendirilebilmesi için hâlen onaylanması ve kabul edilmesi gerekiyor. Nihai SKDM karar metni çerçevesinde; mali açıdan 2026 yılında yürürlüğe girecek uygulama demir-çelik, demir çelikten mamul bazı ara mamuller, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ithalatına uygulanacak. Ayrıca, Avrupa Komisyonu tarafından yapılacak analizler çerçevesindeSKDM uygulamasına 2030 yılına kadar AB ETS’de yer alan diğer sektörlerin de dâhil edilebileceği değerlendiriliyor.

SKDM’NİNTÜRKİYE EKONOMİSİNE ÖNEMLİ ETKİLERİ OLMASI BEKLENİYOR

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) uzmanlarınca hazırlanan çalışmada sunulan analiz, üç taraf arasında en iddialı pozisyona sahip olan Avrupa Parlamentosu’nun son pozisyonunu dikkate alıyor. Buna göre de SKDM uygulamasının, AB’nin altıncı büyük ticaret ortağı olan Türkiye’yi yükselen maliyetlerle karşı karşıya bırakması ve potansiyel olarak Türkiye’nin rekabet gücünü etkilemesi; GSYH büyümesi ve istihdam üzerinde kısa vadeli etkilere yol açması da beklentiler arasında gösteriliyor.Bu nedenle SKDM’nin Türkiye ekonomisine önemli riskler getireceği de bir süredir hem sektörel çalışmalarda hem de medyada sıklıkla dillendiriliyor. Kamunun ve ilgili sektörlerin bu riski uygun şekilde yönetmek için yeterli önlemleri alması ise büyük önem arz ediyor.Bu çerçevede, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının Türkiye Ekonomisine Potansiyel Etkileri” başlıklı çalışma da uygulamanın Türkiye ekonomisi üzerindeki ekonomik etkilerini analiz ederken, bu etkilere yönelik olası politika eylemlerini de tartışmaya açıyor.

YÜKÜ AZALTMAKBİZİM ELİMİZDE

Rapordaki analizlerin ilkinde, AB’ye ihraç edilen hedef ürünlerdeki gömülü Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonları dikkate alınarak, 75 avro/ tCO2e’lik bir SKDM ücreti varsayıldığında, sanayiye yönelik potansiyel yıllık SKDM maliyetlerinin 2027 yılında 138 milyon avroya ulaşabileceği dile getiriliyor. Ancak, SKDM ücretinin 150 avro/ tCO2e’ye yükselmesi halinde, bu maliyetler 2032 yılına kadar yıllık 2,5 milyar avroya da yükselebilir. Dolayısıyla bu gelişme, zaman içinde kapsanan sanayi kolları için artan bir SKDM ücreti yükü oluşturabilir.Çalışmaya göre, SKDM tüzüğü, menşe ülkedeki açık karbon fiyatlandırma politikalarını tanıyacağından ve yerel karbon fiyatının SKDM ücretlerinden düşülmesine izin vereceğinden, Türkiye’nin 20 avro/tCO2e’lik bir yerel karbon fiyatı uygulaması durumunda, potansiyel SKDM maliyetleri 2027 yılında yılda 56 milyon avroya düşecektir (yerel karbon fiyatlandırmasının olmadığı duruma göre 82 milyon avroluk bir düşüş). 50 avro/tCO2e düzeyinde daha yüksek bir yerel karbon fiyatı senaryosunda ise SKDM maliyetleri 2032 yılına kadar yıllık 1,1 milyar avroya düşecektir ki bu gelişme SKDM maliyetlerinin 1,4 milyar avro azalması anlamına da geliyor.Bu analiz, Türkiye’nin kendiETS’sini uygulayarak SKDM masraflarını dolaylı olarak üstlenmek yerine bu maliyetleri ETS gelirleri olarak içselleştirebileceğini ve bunların da düşük karbonlu kalkınmayı hızlandırmak amacıyla kamu tarafından stratejik olarak kullanılabileceğini bize söylüyor.Herhangi bir SKDM ücretlendirme senaryosunda, Kapsam 1 emisyonları toplam maliyetlerin yüzde 77’sini oluşturacakken, bu eğilim, Türkiye’deki elektrik sektörünün (ve dolayısıyla Kapsam2 emisyonlarının) doğrudan emisyonlardan daha hızlı bir şekilde karbonsuzlaşacağı öngörüsüyle açıklanabilir (Mevcut teklif kapsamında, Kapsam 2 emisyonları hemen SKDM kapsamına alınmayacak ve bu emisyonların dâhil edilmesi hususu ilk aşamanın sonunda, 2027 yılında göz önüne alınacak. Gelecekte bu emisyonların da dâhil edilmesi ihtimaline karşı, bunlar her ne kadar Kapsam 1’den açıkça ayrılsa bile Kapsam2 de analize dâhil edilmiş). Ancak, Türkiye’nin yerel birETS uygulaması hâlinde Kapsam 1 emisyonlarının toplam maliyetlerin yüzde 72’sini oluşturması; dolayısıylaETS uygulamasının Kapsam 1’den kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltması da öngörülüyor.2032 yılına gelindiğinde ise üç sektör (demir-çelik, çimento ve kimyasal ürünler) 75 avro/tCO2e’lik bir SKDM ücreti söz konusu olduğunda maliyetin yüzde 65’i ve 150 avro/tCO2e’lik bir SKDM ücreti söz konusu olduğunda yüzde 70’i ile karşı karşıya kalacak. Özetle, ulusal bir ETS’nin uygulanmasının, tüm senaryolarda ve sektörlerde SKDM maliyetlerini azaltması açısından büyük önem taşıdığını açıkça söyleyebiliyoruz.

KARBONSUZLAŞARAK BÜYÜMEK MÜMKÜN

Modelleme sonuçlarına göre, Türkiye’nin ihracatına SKDM uygulanması, 150 avro/tCO2e SKDM ücreti varsayıldığında, 2032 yılına kadar ekonomiyi yüzde 0,04 oranında daraltabilir. Ancak, Türkiye’nin karbon fiyatının 50 avro/ tCO2e olduğu bir ETS uygulaması hâlinde GSYİH’de 2032 yılında yüzde 1’lik bir artış da öngörülebilir. Yenilenebilir enerjideki artış, ekonomide elektrik, makine ve ulaşım ekipmanları gibi temiz ve ihracat odaklı sektörlerin genişlemesini; bu yöndeki yapısal dönüşüm ile daha yüksek bir yurt içi karbon fiyatı senaryosu altında GSYİH büyümesi üzerindeki olumlu etkiyi de açıklayabilir.Diğer yandan, SKDM ekonomik bir maliyet getirdiği için, Türkiye’nin AB’ye ihracatının mutlak hacmini de etkileyecektir. SKDM’nin başlangıcında (2026), ihracat üzerindeki etkiler göz ardı edilebilirken, AB’ye mal akışı, SKDM ve yerel ETS’nin olmadığı bir senaryoya göre 2032’de sırasıyla 75 avro ve 150 avro/tCO2eSKDM ücreti söz konusu olduğunda, yüzde 2 ila yüzde 3 oranında azalma beklenebilir. Ancak, Türkiye’nin ulusal bir ETS uygulaması hâlinde düşük emisyonlu ürünlerin ihracatı artacağı için ihracat da aynı oranda büyüyecektir. Mutlak ulusal sera gazı emisyonları açısından modellenen SKDM senaryoları kapsamında, toplam sera gazı emisyonlarının SKDM sertifika fiyatlarının 75 avro/ tCO2e ve 100 avro/tCO2e olması durumunda, 2032 yılına kadar sırasıyla yüzde 2 ila 3 oranında sera gazı emisyonu azalışı öngörülürken, ulusal bir ETS’nin uygulanması halinde ise 20 avro/tCO2eve 50 avro/tCO2e’lik yerel karbon fiyatları altında emisyonların sırasıyla yüzde 14 ve 23 oranında azaltılabileceği de bildiriliyor. Yerel karbon fiyatının AB ETS fiyatıyla aynı olması hâlinde ise emisyonlar yüzde 34’e kadar azaltılabilir (2035 yılına kadar 180 avroya varan bir fiyat gelişimi varsayılmış). Bununla birlikte, çalışmada ortaya çıkan emisyon azaltımlarının sadece ihracattaki düşüşlerin bir sonucu olmayacağı; ulusal bir ETS’nin uygulanmasıyla ekonomik sektörlerin düşük karbonlu üretime dönüşümünün tetikleneceği ve zaman içinde ulusal ekonominin önemli ölçüde karbonsuzlaşabileceği de vurgulanıyor.

ULUSAL ETS ÖNEMLİ ÇÜNKÜ...

Türkiye’de, firmaları SKDM’nin ekonomik etkilerinden korumaya yardımcı olabilecek bir dizi politika seçeneği halen mevcut. Hem yerel karbon fiyatlandırması hem de daha geniş kapsamlı düzenleyici reformlar, SKDM’nin yaratacağı ekonomik yükün hafifletilmesine ve Türkiye ekonomisinin karbonsuzlaşmasının desteklenmesi ve hızlandırılmasına yardımcı olacakken, mevcut teklife göre SKDM’den tamamen muaf olmak için tek doğrudan seçenek AB ETS kapsamına girmek veya bağlantılı bir ETS kurmak olarak karşımıza çıkıyor.