DÜNYA EKONOMİK FORUMU TARAFINDAN YAYIMLANAN “2025 İŞLERİN GELECEĞİ” BAŞLIKLI RAPOR, MESLEKLERİN GELECEĞİNE YÖNELİK ÖNEMLİ VERİLER SUNUYOR. TÜRKİYE’DEKİ ANKET ÇALIŞMALARI TÜSİAD ‑SABANCI ÜNİVERSİTESİ REKABET FORUMU İŞ BİRLİĞİYLE HAZIRLANAN RAPOR, 2030 YILINA KADAR İŞ GÜCÜ PİYASASINDA YAŞANACAK DÖNÜŞÜMÜN, TÜM İŞLERİN YÜZDE 22’SİNİ ETKİLEYECEĞİNİ ORTAYA KOYUYOR.
Dünya Ekonomik Forumu, “2025 İşlerin Geleceği” başlıklı raporu, ocak ayının başında yayımlamıştı. Makine İhracatçıları Birliği’nin Türkçeleştirdiği rapor, 2030 yılına kadar iş gücü piyasasının nasıl evrileceğini analiz ederken, önümüzdeki kısa dönem için önemli veriler sunuyor. Dünya çapında 22 endüstri kümesi ve 55 ekonomide, toplamda 14,1 milyon işçiyi istihdam eden 1.000’in üzerinde şirketin katılımıyla hazırlanan rapor, günümüzde iş dünyasının dönüşümünün önündeki en büyük engelin beceri açığı olduğuna işaret ediyor. İşverenlerin yüzde 63’ü, karşılaştıkları en önemli zorluğun beceri eksikliği olduğunu vurgularken, mevcut işlerde gerekli becerilerin yaklaşık yüzde 40’ının değişmesi bekleniyor. Yapay zekâ, büyük veri ve siber güvenlik alanlarındaki teknoloji becerilerinin talebi hızla artarken, yaratıcı düşünme, dayanıklılık, esneklik ve çeviklik gibi insani beceriler de kritik önemini koruyor. Dolayısıyla analistler, hızla değişen iş piyasasında, her iki beceri türünü de barındıran bir birleşik beceri setinin giderek daha gerekli hale gelmesini bekliyorlar. Ön saflarda yer alan roller ile bakım ve eğitim gibi temel sektörlerin, 2030’a kadar en yüksek iş artışını yaşaması beklenirken, yapay zekâ ve yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler de iş piyasasını yeniden şekillendirerek teknoloji veya uzmanlık gerektiren birçok rolde talebi artırıyor. Buna karşılık, grafik tasarımcılar da dâhil olmak üzere rutin bazı rollerin talebinde gerileme gözleniyor. “Üretken yapay zekâ ve hızla değişen teknolojik ekosistem hem eşsiz fırsatlar sunuyor hem de ciddi riskler yaratarak sektörleri ve iş gücü piyasalarını dönüştürüyor.” diyen Dünya Ekonomik Forumu İş, Ücretler ve İş Yaratma Bölümü Başkanı Till Leopold, şöyle devam ediyor: “Şirketler ve hükümetler, becerilere yatırım yaparak adil ve dayanıklı bir küresel iş gücü inşa etmek için bugünden harekete geçmeli.”
İŞ GÜCÜ PİYASASINI ŞEKİLLENDİREN BEŞ ANA UNSUR
Rapor kapsamında beş ana unsur, önem sırasına göre; teknolojik gelişmeler, jeoekonomik değişimler, ekonomik belirsizlikler, demografik değişimler ve yeşil dönüşümün hem ayrı ayrı hem de bir arada, önümüzdeki beş yıl içinde küresel iş gücü piyasasını şekillendirmesi ve dönüştürmesi bekleniyor. Genel kapsamda beş ana unsur için anket katılımcıları beklentileri ise şöyle şekilleniyor: Teknolojik gelişmeler: İş gücü piyasası değişiminin en fazla sapmaya yol açan itici gücü teknolojik gelişmeler olacak. Dijital erişimin genişlemesiyle, diğer tüm makro trendlere göre daha fazla iş alanının azalması, dönüşmesi ve yaratılması tahmin ediliyor. İşverenlerin yüzde 60’ı da dijital erişimin genişlemesinin işlerini dönüştüreceğini düşünüyor. Yapay zekâ ve bilgi işleme teknolojileri, iş dünyasında en büyük etkiyi yaratacak teknolojiler arasında öne çıkarken, Yaratıcı Yapay Zekâ (GenAI) becerilerine olan talepse hem işletmelerde hem de bireyler arasında hızla artıyor. Diğer yandan, robotlar ve otonom sistemler de 2020’den itibaren yıllık yüzde 5 ila yüzde 7 oranında büyüme gösteriyor. 2023’te robot yoğunluğu her 10.000 çalışan için 162 birime ulaşırken, bu sayının yedi yıl öncesine göre iki katına çıkmış olması dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, GenAI’nin iş dünyasında insan becerilerini geliştirmesi, daha az uzmanlaşmış çalışanların daha geniş bir uzmanlık yelpazesinde görev yapabilmesi ve mühendislik, doktorluk gibi mesleklerde karmaşık problemleri daha hızlı çözme yeteneği kazandırması gibi yararlar sağlayabilir. Ancak, bu gelişmelerin olabilmesi için teknoloji gelişiminin insan becerilerini artırmaya odaklanması gerektiği de belirtiliyor. Aksi takdirde, iş gücünün yerini alacak teknolojiler, eşitsizlik ve işsizlik yaratabilir. Jeoekonomik değişimler: Jeopolitik/jeoekonomik gerilimler işletmelerin yüzde 34’ü için en büyük endişe kaynağı durumunda. Ayrıca işverenlerin yüzde 23’ü, ticaret ve yatırım kısıtlamalarının arttığını, yüzde 21’i ise sübvansiyonlar ve sanayi politikalarının operasyonlarını yeniden şekillendirdiğini belirtiyor. Ticaret kısıtlamaları ve endüstriyel politika değişimleri de birçok şirketin stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Bazı şirketler offshoring veya reshoring politikalarıyla konum değişikliğine gitmeyi planlarken, tüm bu gelişmeler, siber güvenlik gibi alanlardaki becerilere olan talebin daha da artmasına yol açıyor. Jeoekonomik gerilimlerin artışı, küresel ticaret ve tedarik zincirleri üzerinde tehdit oluşturmakla birlikte, özellikle gıda ve enerji gibi temel ihtiyaç harcamalarının hane halkı tarafından daha fazla yapıldığı düşük gelirli ekonomiler, bu durumdan daha belirgin şekilde etkileniyor. Hükümetler ise jeoekonomik zorluklara yanıt olarak ticaret ve yatırım kısıtlamaları uyguluyor, sübvansiyonları artırıyor ve sanayi politikalarını yeniden şekillendiriyor. Dünya Ticaret Örgütü (WTO), 2020 ile 2024 arasında ticaret kısıtlamalarının iki katına çıktığını ve 2024 yılı itibarıyla ithalat kısıtlamalarının küresel ithalatın yüzde 10’una ulaştığını bildiriyor. Raporda, artan korumacı önlemlerin, inovasyon ve teknoloji transferi fırsatlarını azaltması sonucu gelişmekte olan ekonomilerdeki büyümeyi engelleyebileceği ve küresel büyüme için risk oluşturabileceği belirtiliyor. Ekonomik belirsizlikler: Rapor, iş gücü piyasasında dönüşüme neden olan başlıca etkenlerden biri olarak yaşam maliyetlerindeki artışı öne çıkarıyor. İşverenlerin yarısı, artan maliyetlerin iş modellerini dönüştüreceğini öngörürken, küresel enflasyonda gözlenen gerilemeye rağmen, fiyat baskıları ve yavaşlayan
BAŞKALARIYLA ÇALIŞMA YÖNETİM BECERİSİ
ekonomik büyümenin 2030’a kadar dünya genelinde 6 milyon işi ortadan kaldıracağı tahmin ediliyor. Bu zorluklar, dayanıklılık, çeviklik, esneklik ve yaratıcı düşünme gibi becerilere olan ihtiyacı artırıyor. Demografik değişimler: Doğum oranlarının düşmesi ve yaşam beklentisinin uzaması nedeniyle, daha yüksek gelirli ekonomilerde iş gücünü oluşturan nüfusun yaşlanması ve azalması, daha düşük gelirli ekonomilerde ise yüksek genç nüfusuyla daha fazla iş gücüne katılması öngörülüyor. Yüksek gelirli ekonomilerde, bakım ihtiyacının doğmasıyla hemşirelik gibi meslekler yükselişe geçerken, düşük gelirli ekonomilerde genç nüfusun eğitim ihtiyacıyla öğretmenlik gibi mesleklerin yükselişe geçmesi bekleniyor. Yeşil Dönüşüm: Küresel iklim müzakereleri giderek daha karmaşık bir hale gelse de yeşil dönüşüm, birçok organizasyon için hâlâ öncelikli bir hedef. Ankete katılan işverenlerin neredeyse yarısı (yüzde 47) karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik çabaların ve yatırımların artırılmasının organizasyonel dönüşüm için • 50 önemli bir itici güç olacağını öngörürken, özellikle otomotiv, havacılık endüstrileri, madencilik ve metal sektörlerini karbon salımını azaltma çabalarıyla önemli dönüşümler bekliyor. Bu kapsamda raporda, yeşil dönüşüm becerilerindeki talebin arzdan daha çok olduğu, 2022 ile 2023 yılları arasında yeşil beceriler edinmeye yönelik iş gücünün yüzde 12 artmasına rağmen, yeşil dönüşümle ilgili beceri gerektiren iş ilanlarının yaklaşık yüzde 22 arttığı bilgisi veriliyor. Bu da konuyla ilgili yetenek ve eğitimlerin artırılması gerektiğini gösteriyor. 2030’DAKİ İŞ PİYASASI NASIL OLACAK? Rapora göre, tarım işçileri, kuryeler ve inşaat işçileri gibi ön saflardaki roller,
2030 BECERİ SETİNİ GÜNCELLEYENLER ÖNE ÇIKACAK
Küresel ölçekte iş dünyasının dönüşümünü en çok zorlayan itibarıyla en büyük mutlak iş artışını yakalayacak. Nüfus eğilimleri ve temel sektörlerdeki artan taleple birlikte hem hemşireler gibi bakım sektörü çalışanları hem de eğitim alanındaki profesyoneller için önemli bir büyüme öngörülüyor. Yapay zekâ, robotik ve özellikle yenilenebilir enerji ile çevre alanlarındaki gelişmelerin ise bu uzmanlıkları gerektiren rollere olan talebi artırması bekleniyor. Öte yandan, kasiyerler ve idari asistanlar gibi zaten gerileme eğiliminde olan rollere, üretken yapay zekânın yarattığı dönüşüm nedeniyle grafik tasarımcıların da eklenmesi dikkat çekiyor. etmen olan beceri açığı ise işverenlerin yüzde 63’ü tarafından geleceğe hazırlanmada başlıca engel olarak görülüyor. Küresel iş gücünün 100 kişi olarak temsil edildiği bir senaryoda, 59 kişinin 2030’a kadar yeniden beceri kazanması veya mevcut becerilerini geliştirmesi gerekecek. Ancak bu kişilerin 11’inin söz konusu eğitim imkânlarına erişemeyeceği de tahmin ediliyor. Bu da orta vadede 120 milyonu aşkın çalışanın işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olabileceği anlamına geliyor. Yapay zekâ, büyük veri ve siber ağ ile güvenlik alanlarındaki becerilere olan talebin en hızlı şekilde artması öngörülürken, analitik düşünme, bilişsel beceriler, dayanıklılık, liderlik ve iş birliği gibi insani beceriler de kritik önemini koruyor. Uzmanlara göre, çok sayıda gelişen iş kolunda, teknoloji ve insani becerileri harmanlayan birleşik beceri seti giderek daha fazla talep görecek.
YAPAY ZEKÂ NEYİ, NE KADAR DÖNÜŞTÜRECEK?
Rapora göre yapay zekâ, halihazırda iş modellerini önemli ölçüde dönüştürmeye devam ediyor. Küresel ölçekte işverenlerin yarısı, yapay zekânın sunduğu yeni fırsatları değerlendirmek amacıyla faaliyetlerini yeniden konumlandırmayı planlarken, bu değişime yönelik en yaygın yaklaşım, çalışanların yeniden beceri kazanmasına veya becerilerini geliştirmesine yatırım yapmak olarak karşımıza çıkıyor. İşverenlerin yüzde 77’si bu doğrultuda adım atacağını belirtirken, yüzde 41’lik bir kesim ise yapay zekânın otomatikleştireceği bazı görevler nedeniyle iş gücünü azaltmayı öngörüyor. İşverenlerin neredeyse yarısı da yapay zekâdan etkilenen pozisyonlardaki çalışanlarını farklı departmanlara kaydırmayı planlayarak hem beceri açığını kapatmayı hem de teknolojik dönüşümün insan üzerinde yaratabileceği olumsuz etkileri hafifletmeyi hedefliyor. Özetle, hızla gelişen teknolojiler, iş dünyası liderleri, politika yapıcılar ve çalışanları iş birliğine zorluyor. Tüm paydaşların, bir yandan iş gücünü bu değişimlere hazırlamaya çalışırken diğer yandan da sektörler ve ülkeler arasında ortaya çıkabilecek işsizliği önlemek için sorumluluk alması gerekiyor.
TÜRKİYE ÖZELİNDE BİZİ NELER BEKLİYOR?
Genişleyen dijital erişimin, 2025-2030 döneminde Türkiye iş gücü piyasasında önemli değişimlere yol açması beklenirken, bu durum ülkede faaliyet gösteren firmaların yapay zekâ ve robotik gibi teknolojileri daha yoğun şekilde benimsemesinin önünü açabilir. Ayrıca Türkiye’deki şirketlerin yüzde 60’ı, enerji teknolojilerinin iş modellerini dönüştüreceğini öngörüyor. Bu beklentiler, ülkede en hızlı büyümesi öngörülen iş rolleri listesinde de kendini gösteriyor: Robotik Mühendisleri, Yenilenebilir Enerji Mühendisleri ve Otonom ve Elektrikli Araç Uzmanları önümüzdeki dönemde Türkiye’de öne çıkması beklenen meslekler arasında yer alıyor. Diğer yandan işverenler, Türkiye’de 2030 itibarıyla iş başında gereken becerilerin yüzde 44’ünün değişeceğini tahmin ediyor. Bu oranın, küresel ortalama olan yüzde 39’un üzerinde olması ilginç bir veri sunarken, yapay zekâ ve büyük veri, teknolojik okuryazarlık ile siber ağ ve güvenliğin, Türkiye’de en hızlı büyümesi beklenen beceriler olması beklenebilir. Bunun yanı sıra çok dilli yetkinliklerin önemine işaret eden veriler de küresel ortalamaya göre Türkiye’de yüksek bir artış gösteriyor.