HASAN BÜYÜKDEDE SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKAN YARDIMCISI

Bilindiği üzere ülkemiz 2021 yılında 225,4 milyar dolarla ihracat rekoru kırdı. Makine sektörü ihracatı da 2021 yılında salgına bağlı tedarik zincirinde yaşanan kırılmalara rağmen 2020 yılına göre yüzde 23,7 artış göstererek 20,8 milyar dolarla önemli bir katkı verdi ve toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 9,2 olarak gerçekleşti. Bu veriler ışığında, 2021’in Türk makine sektörü için iyi bir ihracat yılı olduğunu söyleyebiliriz. 2021 yılında ülkemiz toplam ithalatı da 271,4 milyar dolar oldu. 2021 yılında makine sektörü ithalatı da bir önceki yıla göre yüzde 22,5 artış göstererek 31 milyar dolar seviyesine çıktı. Makine sektörü ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı ise yüzde 11,4 olarak gerçekleşti. Özellikle belirtmek isterim ki, gelişmiş ülkelerin çoğunluğu makine sanayilerinde kendi üretimlerine ve üretim teknolojilerine sahiptir. Bir ülkenin kendi üretimine ve üretim teknolojisine sahip olması, o ülkenin gelişmiş bir ekonomiye dönüşmesinde önemli bir rol oynar. Bu bağlamda, gelişmiş ülkeler makine sanayilerinin gelişmesine ve rekabet gücünün artmasına büyük önem verirler. Diğer sektörlerde olduğu gibi makine sektöründe de bir ülkenin yurt dışı rekabet gücünü gösteren en önemli göstergelerden biri, o ülkenin makine ihracatının dünya makine ihracatı içindeki payıdır. Bir ülkenin makine ihracatının dünya makine ihracatından daha çok pay alması, o ülkenin makine ihracatçılarının uluslararası alanda rekabet güçlerinin de arttığını gösterir. Bu bilgiler doğrultusunda ülkemiz makine ihracatına bakıldığında, 2016-2019 yılları arasında Türk makine sanayisinin yıllık ihracat artış hızı, dünya makine ihracatı artış hızının üzerinde gerçekleşmiştir. Türkiye’nin makine ihracatının dünya makine ihracatı içindeki payı 2016 yılında yüzde 0,66 iken, 2020 yılında yüzde 1’e yaklaşmıştır. Makine sektörü için uluslararası rekabet konusunda önemli olan diğer bir husus ise yüksek teknolojili, başka bir ifadeyle katma değerli ürün ihraç edilmesidir. Her geçen yıl makine ihracatımız ve dünya ihracatındaki payımız artmasına rağmen kilogram başına makine ihracat değerimiz düşüyor. 2015 yılında 5,9 dolar/kilogram olan makine ihracat birim değeri, 2020 yılında 5,6 dolar/kilograma kadar gerilemişti. Hacimsel olarak makine ihracatı kadar ihracatın birim değeri de önem arz eder. Tabii ki burada kurda yer alan değişiklikler de dikkate alınmalıdır. 2020 yılının başlarında salgın başladı ve her alanda bir duraksama yaşandı. Bu dönemde başta inşaat alanında olmak üzere pek çok yatırım konusunda “bekle ve gör” dönemi yaşanırken, duraksamaya giren yatırımların içerisinde büyük oranda makineler olmasına rağmen, makine sektörümüz oldukça iyi bir performans sergileyerek yoluna devam etti. Son yıllarda dünyada gerçekleşen ticaret savaşları, korumacılık eğilimleri ve fiyatlar üzerindeki baskılara rağmen Türk makine sektörünün gösterdiği iyi performansın, 2022 yılında da devam edeceğine inancımız tamdır. Ancak, makine sektörünü bekleyen önemli bir tehlikeden de bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Bu da çip bulunamaması dolayısıyla PLC ve diğer otomatik kontrol cihazları ile ekran tedarikindeki aksamalar ve bağlı olarak makine teslimlerinin kısıtlanmasıdır. Özellikle orta ve orta-yüksek teknolojide üretim yapan sektörlerin mekanik üretimden dolayı değil, 10 ila 12 ay teslim süresi verilen elektronik ekipmanlardan dolayı pazar kaybetmemelerini sağlayacak tedbirler almamız gerekecektir. Ayrıca, ülkemizdeki makine imalatçılarının KOBİ ağırlıklı olması, üretim esnekliği açısından avantaj sağlasa da ölçek, sermaye, finansmana erişim, Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar ve markalaşma konularında mesafe kat etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Sürekli iyileştirme prensibi çerçevesinde, ürünlerimizin her fırsatta katma değerini artıracak iyileştirmelere/geliştirmelere odaklanılması ve bunun için gerekli yatırımlara 2022 yılında da hız kesmeden devam etmemiz gerektiğini; iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, ürünlerimizin tasarımında ve imalat süreçlerimizde enerji ve kaynak verimliliğini artırmayı olmazsa olmazlarımız arasına almayı ve yeni fikirlere açık olmayı, ekip ruhuna önem verecek şekilde yönetişim kabiliyetlerimizi geliştirmeyi bu dönemde çok daha fazla önemsemeliyiz. Son olarak; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak makine sektörüne ayrı bir önem atfediyoruz. 11’inci Kalkınma Planı’nda makine sektörü odak sektörlerin içerisinde yer aldı. Bununla beraber, Bakanlığımız tarafından yayımlanan 2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi kapsamında yürütülen Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nda da makine sektörü öncelikli sektör olarak seçildi. Program ile Bakanlığımız ve bağlı/ilgili kuruluş teşviklerinin orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlere verilmesi amaçlanırken, an itibarıyla Hamle Programı’nın “Üretimde Yapısal Dönüşüm” çağrısı sayesinde makine sektöründeki ürünlerin başvuruları halen değerlendiriliyor. Bakanlık olarak makine sektörünü Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında 2022 yılında da desteklemeye devam edeceğiz.