Türkiye’de tarım makineleri sektörünü temsil eden en üst yapı olan Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR), 1978 yılından bugüne sektörün gelişimi için çalışmalarına...
TARMAKBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞENOL ÖNAL: ANA GÜNDEMİMİZ AKILLI TARIM TEKNOLOJİLERİ
“TARIMSAL MEKANİZASYONDA ANA GÜNDEM MADDELERİMİZDEN BİRİ, TARIM MAKİNALARINDA, ÖZELLİKLE DE AKILLI TARIM TEKNOLOJİLERİNDE BİR FAKINDALIK OLUŞTURMAK” DİYEN TARMAKBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞENOL ÖNAL, “AKILLI TARIMI DA KAPSAYACAK ŞEKİLDE TARIMSAL MEKANİZASYONDA KONUSUNDA KISA, ORTA VE UZUN VADELİ POLİTİKALAR ÜRETİLMELİ, DESTEK PROGRAMLARI AÇIKLANMALIDIR. POLİTİKALAR, BAKAN DEĞİŞİKLİKLERİNDEN BİLE ETKİLENMEMELİDİR. POLİTİKALARIN TARIMIN TÜM PAYDAŞLARINCA, ORTAK BİR AKILLA ÜRETİLMESİ ÖNEMLİDİR” DİYOR.
Türkiye’de tarım makineleri sektörünü temsil eden en üst yapı olan Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR), 1978 yılından bugüne sektörün gelişimi için çalışmalarına devam ediyor.
TARMAKBİR’in 14 Nisan’da gerçekleştirilen 29’uncu Seçimli Olağan Genel Kurulu’nda 2018-2020 dönemi için yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Şenol Önal, sektörün 2017 yılında ihracatını 652 milyon dolara ulaştırdığını söylerken, sektör istatistiklerine yansımayan traktör aksam ve parçaları ihracatı ile bu rakamın 800 milyon doların üzerinde gerçekleştiğinin altını çiziyor. Toplamda, bir önceki yıla göre yüzde 8 civarında ihracat değer artışı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Önal, tarım makineleri sektörünün, genel makine sektörü ihracatı içinde ilk sıralarda yer almayı sürdürdüğünü dile getiriyor. Bununla birlikte, Montaigne’in, “Nereye gideceğini bilmeyen bir gemi için hiçbir rüzgârdan fayda yoktur” sözüne atıfta bulunan ve “Misyonu ve vizyonu olmayan kurumlar için de bunun çok farklı olmadığını düşünüyorum. Bizler, tarımsal mekanizasyon sektörünün, kalite, teknoloji geliştirme ve yenilikçilikte uluslararası düzeyde rekabetçi bir yapıya ulaşmasına katkı sağlamak; bu kapsamda yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu bir yaklaşımla sektörde, yönlendirici, katılımcı ve paylaşımcı bir tepe organizasyon olma vizyonuyla yönümüzü belirledik.
Bunu belirlerken de en iyisini yapmayı ilke edindik. ‘İşimizi çok iyi yapıyor muyuz?’ bunun iddiasında olamam ama işimizi zevkle, heyecanla yaptığımızı söyleyebilirim” diyen Şenol Önal ile tarım makineleri sektörünün güncel başlıklarını ve gelecek öngörülerini konuştuk.
TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1970 yılında Konya’da doğdum. 1987 yılında Konya Gazi Lisesi’nden, 1992 yılında Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldum. 1993 yılında aile şirketimiz olan Önallar’da çalışmaya başladım. Çalışırken, 1996 yılında Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Halen aile şirketlerimiz olan Önallar ve Agrional firmalarında çalışma hayatımı sürdürüyorum. Bu arada MAKFED Yönetim Kurulu Üyeliği başta olmak üzere, çeşitli kurum ve organizasyonlarda da bazı görevleri yürütmeye çalışıyorum. Yönetim Kurulu Başkanı olmaktan onur ve gurur duyduğum TARMAKBİR ise 1978 yılında kurulmuş olup, ülkemizde traktör ve diğer tarım makineleri ana iştigal konusu olan imalatçıların üye olduğu bir yapılanmaya sahiptir. Halen 218 üyemiz var ve Birliğimizin üyeleri, KOBİ’lerden makine sektörünün önde gelen büyük ölçekli firmalarına ve Türkiye’de de faaliyet gösteren küresel firmalara kadar çeşitli ölçeklerdedir. Bakanlar Kurulu kararı ile derneğimizin isminin başında “Türk” kelimesini kullanmaya hak kazandık. Ulusal ve uluslararası dokuz kurum ve organizasyona üyeliğimiz de söz konusu.
Geride kalan yıl sektörünüz ve TARMAKBİR için nasıl geçti?
2017 yılında, özellikle traktör sektöründe yapısal bazı değişiklikler gündemde yer aldı. Bu dönemde hem sermaye el değiştirdi hem de yeni ortaklıklar, yatırımlar söz konusu oldu. Traktör sektöründeki yapısal bu değişikliklerin yanı sıra mevzuatlar anlamında da önemli değişiklikler, düzenlemeler yaşadık. Sübvansiyonlu zirai kredilerde traktörlere indirimli faiz oranlarında kademe uygulaması getirilmesi, bazı ülkelerden yapılan traktör, dizel motor, vites kutuları, diferansiyelli hareket ettirici akslar gibi bazı ürünlerin ithalatında ek gümrük vergisi uygulamaları da 2017’nin ilk aylarında sektör gündeminde yer aldı. Ayrıca “yüklenilen KDV alacaklarının yılı içinde vergilendirme dönemleri itibarıyla talep edilmesi kaydıyla nakden yapılması” ve “yeni yurt dışı fuar katılımları destek mevzuatı” da 2017 yılında mevzuat uygulamaları kapsamında gerçekleşen değişiklikler arasındaydı. Bu çerçevede, üretim ve iç satışlarda; iç pazarda yaklaşık 73 bin traktörün trafiğe tescili gerçekleşti. Böylece, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 4’lük artışın yaşandığı pazarda, yılsonu itibarıyla, 1976 yılında yaşanan rekora bir adım daha yaklaştık. Üretimde de bir önceki yıla göre yüzde 7,6’lık bir gelişim söz konusu oldu ve tüm zamanların üretim rekoru kırıldı. Ekipmanda ise pazar durağan olmasa da nakit akışında bir sıkıntı söz konusuydu. Vadeler, halen sektörü zorlayacak uzunluklarda ilerliyor. Diğer yandan demir çelik ürünlerinde son bir-bir buçuk yılda yaşanan fiyat artışı, döviz bazında bile yüzde 20’yi geçmiş durumda. Örneğin sektörde kullanımı çok fazla olan siyah sacın ton fiyatı 425 dolar seviyesinden, 2017 sonu itibarıyla 630 dolar seviyesine geldi. Sektör, bu durumu bayileri ve çiftçiye izah etmede de sorunlar yaşıyor. Bütün bu gelişmelere paralel olarak, kâr marjlarımız asgari seviyenin de altına çektik. Şu anki kâr marjları seviyeleri, büyüme bir yana, mevcut durumu bile korumada yetersiz. Nitekim sektörümüzdeki çok önemli aktörlerin 2017 yılında satışlarını korumakla birlikte yılı zararla kapattıklarına da şahit olduk. 2016 yılında yaklaşık 120 ülkeye, traktör aksam ve parçaları hariç 616 milyon dolar seviyesinde tarım makineleri ihracatı gerçekleştiren sektörümüzün, 2017 yılındaki ihracatı 652 milyon dolara ulaştı. Sektör istatistiklerine yansımayan traktör aksam ve parçaları ihracatımızla birlikte bu değerin 800 milyon doları aştığını tahmin ediyoruz. 87’nci fasılda “motorlu taşıtların aksam, parça ve aksesuarı” pozisyonunda işlem gören traktör aksam ve parçaları ihracatı da yapılan tahminlere göre 150 milyon dolar seviyesinde gerçekleşiyor. 2017 yılında, traktör sektöründe bir önceki yıla göre ihracatta yaklaşık yüzde 5 seviyesinde daralma yaşanmakla birlikte, ekipman ihracatında yaşanan yüzde 20 değer artışı, toplam tarım makineleri ihracatını da yükseltti. Buna göre, 2017 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 8 civarında ihracat değer artışı gerçekleştiren tarım makineleri sektörü, genel makine sektörü ihracatı içinde ilk sıralarda yer almayı sürdürdü. Bu dönem ihracatımızda en büyük pay alan ilk beş ülke ise ABD, İtalya, Azerbaycan, Irak ve Özbekistan oldu. Bu ülkelerden ABD’ye olan ihracatımızın neredeyse tamamı traktörler olurken, İtalya için bu oran yüzde 80’ler mertebesinde gerçekleşti. Azerbaycan’a yönelik ihracatımızın tamamına yakını ise diğer tarımsal ekipmanlardan oluşuyor.
TARMAKBİR’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz?
Üyelerimizin desteği ile gerek kamu ve gerekse özel sektör nezdinde yürüttüğümüz çabalar neticesinde bugün TARMAKBİR sadece sektörümüzde değil, tüm tarım ve makine endüstrisinde tanınır ve takdir edilir bir noktaya gelmiş durumda. Birliğimiz bugün itibarıyla Tarımsal Mekanizasyon Kurulu’ndan TOBB Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi’ne, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’ndan (DEİK) Avrupa Tarım Makinaları Birliği’ne (CEMA) kadar çok çeşitli ulusal ve uluslararası kamu ve sivil platformlarında sektörümüzü temsil ediyor. Tabii bu ulusal ve uluslararası girişimlerdeki temsiliyetin getirdiği olumlu gelişmelerin hedeflerimize ulaşmada yeterli olmadığı, daha alacağımız mesafeler olduğunun da bilincinde olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Gelecek beş yıl boyunca tarımsal mekanizasyonun ana gündemi akıllı tarım teknolojileriyle üretim artışı gerçekleştirmek, bunu yaparken de sürdürülebilirliğe katkı sağlamak olacak. Tarımdaki niteliksel dönüşüme dair bir farkındalık ve teknolojik değişimi, tarımsal makineleri üretime uyarlama konusunda yeni yatırımları da beraberinde getirecek. Tarımsal mekanizasyonda sektör temsilcisi olan TARMAKBİR’in bu alandaki bilgi ve deneyimi artırma yönündeki çalışmalarının sektörü daha da ileri taşıyacağına inanıyorum.
Sektörünüzün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir?
Türk tarım makineleri endüstrisi, 2017 yılında patent ve faydalı model başvurusunda tüm makine sektörü içinde 331 başvuruyla birinci oldu. Biliyorsunuz, patent ve faydalı model başvuruları sayıları, teknolojik faaliyetlerin ölçülmesi açısından en önemli veridir. Bununla birlikte, olumlu gelişmelerin hedeflerimize ulaşmada yeterli olmadığı, daha alacağımız mesafeler olduğunun da bilincinde olduğumuzu söylemiştim. Tabii bu mesafeyi kısa zamanda alıp, gelişmiş ülkelerle aramızdaki makası kapatmamız birçok faktöre bağlı. Nedir bu faktörler? Haksız rekabetin önlenmesinden devlet desteklerindeki mantalitenin değişmesine, kalifiye eleman temini için eğitim politikalarımıza kadar birçok faktör söz konusu aslında.
Ar-Ge çalışmalarına TARMAKBİR’in katkısına gelince; bu konuyla da ilgili olarak çok ciddi çalışmalarımız söz konusu. Çok kısaca bazılarından bahsetmek isterim. Bunlardan ilki, TARMAKBİR Akademik Danışma Grubu’dur. Grup, TARMAKBİR bünyesinde 2013 yılının son dönemi itibarıyla kuruldu. Sektörden ikisi profesör, üçü doçent olmak üzere beş akademisyenin yer aldığı bu grubun amacı, esas olarak TARMAKBİR’in teknik konulardaki çalışmaları ve temsiliyetine destek olmak. Grup, bu kapsamda, TARMAKBİR’in bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar, üniversiteler ve ilgili diğer ulusal/ uluslararası paydaşlar ve kurumlarla olan teknik konulardaki iletişimi ve çalışmalarına katkı sağlıyor. Grup ayrıca özellikle fon destekli projeler konusunda TARMAKBİR üyelerine danışmanlık hizmeti de veriyor. Bu kapsamda, özellikle üyelerimizin TÜBİTAK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rekabetçi Sektörler Programı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ar-Ge Destek Programları gibi fon destekli proje çağrılarında grubumuz aktif olarak rol oynuyor. Bu konuda üyelerimize danışmanlık hizmeti sunarken, kendimizi de es geçmediğimizi söyleyebilirim. Fon destekli projeler kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı “Rekabetçi Sektörler Programı” kapsamında bir ortaklığımız söz konusu. KTO Karatay Üniversitesi’nin, “Akıllı Teknolojiler Tasarım, Geliştirme ve Prototipleme Merkezi Projesi” isimli projesinde ortak olarak yer alan TARMAKBİR, bu etkinlik kapsamındaki çalışmalarına, projenin AB onayından sonra başlayacak.
TARMAKBİR Yönetim Kurulu olarak odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak?
Fransız deneme yazarı Montaigne, “Nereye gideceğini bilmeyen bir gemi için hiçbir rüzgârdan fayda yoktur” diye not düşmüş tarihe.
Misyonu ve vizyonu olmayan kurumlar için de bunun çok farklı olmadığını düşünüyorum. Bizler, “tarımsal mekanizasyon sektörünün, kalite, teknoloji geliştirme ve yenilikçilikte uluslararası düzeyde rekabetçi bir yapıya ulaşmasına katkı sağlamak; bu kapsamda yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu bir yaklaşımla sektörde, yönlendirici, katılımcı ve paylaşımcı bir tepe organizasyon olma” vizyonuyla yönümüzü belirledik. Bunu belirlerken de en iyisini yapmayı ilke edindik. “İşimizi çok iyi yapıyor muyuz?” bunun iddiasında olamam ama işimizi zevkle, heyecanla yaptığımızı söyleyebilirim. Önümüzdeki dönemde, öncelikle 28’inci dönemde başlayan çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Ortağı olduğumuz ulusal ve çok uluslu projelerin çalışmaları esas itibarıyla önümüzdeki günlerde başlayacak. Şu sıralar yoğun bir şekilde “Tarımda 4.0 Sisteminin Geliştirilmesinde Sektörde Kurumsal İşbirliğinin Sağlanması ve Stratejilerin Geliştirilmesi Projesi” üzerinde çalışıyoruz. ProtectLife isimli projemizin de çalışmalarına başladık. “Erasmus+ Programı Mesleki Eğitim Stratejik Ortaklıklar Faaliyeti” kapsamında Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü liderliğinde yürütülecek olan “ProtectLife- Bitki Koruma Ürünleri ile Oluşan Noktasal Kaynaklı Su Kirliliğinin Önlenmesi İçin Ziraat Mühendislerinin Mesleki Yeterliliklerinin Geliştirilmesi” isimli proje iki yıl devam edecek. Fon destekli projeler kapsamındaki bir diğer ortaklığımız ise biraz önce söylediğim üzere, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı “Rekabetçi Sektörler Programı” kapsamında oldu. KTO Karatay Üniversitesi ile sürdürülecek projemize de yakında başlayacağız. Projelerimizin yanı sıra bu dönemde yurt dışı teknik gezilerimize de devam edeceğiz; 2. URGE projemizin onayını Ekonomi Bakanlığı’ndan aldık.
Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda TARMAKBİR’in stratejisi nedir?
Bu konuda iki hususu çok önemsiyorum: Haksız rekabetin önlenmesi ve destek programlarının reorganizasyonu. Tabii, bu hususlara farklı majör ve minör katkılar sunulabilir ama bence bu iki konuda ciddi bir ilerleme kaydedersek, katma değerli yerli makine üretiminde de ciddi bir gelişim kaydederiz. Sektörde bir firmada yetişen ustaların veya firma çalışanlarının/ ortakların bir süre sonra ayrılarak maliyet odaklı ürün üretmek amacıyla yeni firma kurması neticesinde firma sayısı bölünerek artıyor. Bu durum, mevcut pazarın daha çok firma tarafından paylaşılması anlamına gelirken, fiyat odaklı üretim yapan firmalar, kalite odaklı üretim yapan firmaların rekabet gücünün de zayıflamasına yol açıyor. Bu şartlar altında ise kalite odaklı firmaların (makine sektöründe net kâr değeri, 2011-2015 döneminde yüzde 29 azalarak yüzde 5,3 mertebesine düştü) Ar-Ge, üretim teknolojileri, uzman insan kaynağı için gerekli yatırımları yapması zorlaşıyor. Bu durum, aynı zamanda küresel firmaların ortaya çıkmasını da geciktirdiği gibi yurt içi ve yurt dışı pazarlarda Türk malı imajının zarar görmesine de sebep oluyor. Girişimci Bilgi Sistemi (GBS) verilerine göre, 2016 yılında makine sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı yaklaşık 13 bin, çalışan sayısı ise yaklaşık 215 bin. Yani, firma başına düşen çalışan sayısı sadece 16. Bu firmaların yüzde 60’ı mikro, yüzde 30’u küçük ölçekli. Almanya’da makine sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı ise yaklaşık 6,4 bin, çalışan sayısı da yaklaşık 1 milyon. Firmalar ortalama 156 kişi istihdam ediyor. Almanya makine endüstrisinde büyük ölçekli firmalar yer alırken, genel olarak küçük ve orta ölçekli firmaların yer aldığı ABD’de de firma başına düşen çalışan sayısı yaklaşık 50. Tarım makineleri özelinde ise yaklaşık değerlerle Türkiye’de bin 100, Almanya’da 120, Fransa’da 180, 1,4 milyar nüfusa sahip Çin’de ise 2 bin 300 imalatçı firma faaliyet gösteriyor. Bu firmalar Almanya’da 7 milyar euro, Fransa’da 8 milyar euro seviyesindeki bir pazarı paylaşıyor. Yani Almanya’da firma başına pazar büyüklüğü 58, Fransa’da ise 44 milyon euro olarak gerçekleşiyor. Türkiye’de ise firma başına 2,5 milyon euroluk pazar hacmi söz konusu. Bu konuda ölçülebilir bir diğer önemli parametre de ihracat hacmidir: Almanya’nın makine ihracatı Türkiye’nin 17 katı, ABD’nin makine ihracatı Türkiye’nin yaklaşık 15 katıdır.