İlk mezunlarını 2012-2013 bahar döneminde verdiklerini aktaran Bilkent üniversitesi makine mühendisliği...
İlk mezunlarını 2012-2013 bahar döneminde verdiklerini aktaran Bilkent üniversitesi makine mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. dr. Adnan Akay, rekabetçi koşullara uyum sağlayan, özgür ve gelişime açık bireyler yetiştirdiklerini söyledi.
Yenilikçi yapısıyla gelişen teknolojilere ayak uydurabilen, eğitim kalitesinden ödün vermeden, uluslararası düzeyde kabul gören bir bölüm olmak istediklerini belirten Prof. Dr. Adnan Akay, Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde sundukları eğitimin nitelik açısından dünyanın saygın üniversiteleriyle aynı düzeyde olduğunun altını çizdi. Son yıllarda Türkiye’de araştırma-geliştirme kültürünün oluşmaya başladığını düşünen Adnan Akay, Bilkent Makine Mühendisliği Bölümü’nün zaman içinde önemli projelere imza atacağını söyledi. 2009 yılında kurulan Bilkent Makine Mühendisliği Bölümü’nün yapısıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Adnan Akay, bölümün kuruluş amaçlarını ve hedeflerini paylaştı.
Bilkent Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitiminde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir?
Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü 2009 yılında ilk öğrencilerini kabul etti. Temel hedefimiz; yenilikçi yapısıyla gelişen teknolojilere ayak uydurabilen, eğitim kalitesinden ödün vermeden, uluslararası düzeyde kabul gören, sağlam temellere oturmuş bir bölüm olmak. Öğretim üyelerimiz ve müfredatımız bu hedefler ışığında belirlendi. Makine mühendisliği, modern dünyanın zorluklarını üstlenmek adına son yıllarda önemli değişimlerle yüzleşti. Endüstride yükselen bir role sahip olan makine mühendisliği; uzay, otomotiv, savunma, tıp ve gıda üretimi gibi alanlara önemli katkılarda bulunuyor. Yeni müfredatımız, geleceğin makine mühendislerinin karşılaşacağı sorunlara cevap verebilecek şekilde hazırlandı. 2012-2013 bahar döneminde ilk mezunlarımızı verdik. Mezunlarımı-zı, rekabetçi koşullara uyum sağlayan, özgür ve gelişime açık bireyler olarak yetiştirdik. Bölümümüzde lisansüstü dersleri de programımıza dahil ettik ve şimdiye kadar yedi öğrencimiz master programımızı tamamladı.
Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz?
Her yıl öğrencilerimizin ve ilgi alanımızda olan endüstrilerden üst düzey yöneticilerin görüşlerini alıyoruz ve bu görüşleri dünyanın önemli üniversitelerindeki gelişmeleri de göz önünde bulundurarak değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmeler eğitim tarzımıza yenilik katıyor. Araştırma konularında bir kaç alana odaklanıyor ve ilgili konularda araştırma grupları oluşturuyoruz. Bu yıl mikro sistemlerin tasarım ve üretimiyle ilgili konulara öncelik verdik. Araştırmalara yönelik alt yapımız hazırlandı, çok hassas üretim imkanlarına sahibiz. Akademik kadromuzu Türkiye, Avrupa ve ABD’nin saygın üniversitelerinde eğitimini tamamlamış, makine mühendisliğinin çeşitli alanlarında uzmanlaşmış öğretim üyelerinden oluşturduk. Bölümümüzde sekizi tam zamanlı, dördü yarı zamanlı 12 öğretim üyesi görev alıyor. Akademisyen sayımızı önümüzdeki yıllarda artıracağız. Dinamik ve kontrol, ısı ve akışkanlar, mekanik ve malzeme, tasarım ve üretim, hassas üretim, mikromekanik ve ölçüm konularında çalışmalar yapılabilen son teknoloji cihazlar ile donatılan laboratuvarımızı öğrencilerimizin hizmetine sunduk. Laboratuvarlarımızda TÜBİTAK, AB ve Kalkınma Bakanlığı destekli proje çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?
Geçtiğimiz yıl sektörün öncü kurumlarının üst düzey yöneticiler, üniversitemiz ve diğer üniversitelerden saygın öğretim üyeleri ile lisansüstü öğrencilerimizin de katıldığı müfredatımızı geliştirme amaçlı bir çalıştay düzenledik. Bu toplantıda sanayinin ihtiyaçlarını daha da netleştirebildik. Değerlendirmelerimizde, sanayinin ileride oluşabilecek ihtiyaçlarını ve yeni makina sanayilerinin beklentilerini göz önünde bulunduruyoruz. Eğitimde teori ve pratik ayrımından ziyade, öğrencilerin mühendislik bilgilerine ve bu bilgileri kullanım becerilerinin nasıl geliştirilebilece-ğine odaklanıyoruz. İlk yıldan itibaren öğrencilerimize takım ruhunu aşılamak amacıyla proje takımları kuruyor ve çeşitli projelerde görev almalarını sağlıyoruz. Ayrıca farklı bir mühendislik iletişim yöntemi geliştirmek amacıyla öğrencilerimize, 2013 yılından itibaren güzel sanatlar fakültesinden serbest çizim kursları aldırmaya başladık.
Araştırma-geliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar nelerdir?
Endüstriyi daha yakından tanıyabilmeleri için değişik yöntemler uyguluyoruz. Zorunlu yaz stajları dışında öğrencilerimiz için her yıl bir kaç kez teknik geziler düzenliyoruz. Bunun yanında her dönem bölümümüzde farklı konularda seminerler gerçekleştirerek hem endüstrideki lider firmaları, hem de alanlarında uzman bilim insanlarını öğrencilerimizle buluşturuyoruz. Böylece mesleki farkındalığı artırıyoruz. Bunun dışında yetenekli ve istekli lisans öğrencilerimizi sürdürdüğümüz araştırma projelerine dahil ediyoruz. Özellikle bu araştırmalara katılan öğrencilerimiz, araştırma-geliştirme kültürünü kazanmanın yanında ileri seviye laboratuvar ekipmanlarıyla daha lisans eğitimleri sırasında tanışıyor. Öğrencilerimizi TÜBİTAK’ın lisans öğrencilerine yönelik başlattığı Araştırma Programı’na başvurmaları için teşvik ediyor ve yol gösteriyoruz. Böylece proje yazma ve proje yürütme tecrübesi kazanıyorlar. Geçen yıl bu programa başvuran üç lisans öğrencimizin projeleri kabul edildi. Bu yıl da sayının artarak devam etmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle 2014 yılında son sınıf lisans öğrencilerimizin proje hazırlama yönlerini güçlendirmek adına TÜBİTAK ve Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın Tekno Girişim Programı için proje hazırlama konusunda bir çalıştay yapmayı planlamaktayız. Bölümümüz, topluluk yapısı içinde öğrencilerin özellikle liderlik konulardaki bilgi ve becerilerini artırarak mühendislik projeleri geliştirmelerine katkıda bulunmak adına, bir öğrenci organizasyonu olan Makine Mühendisliği Topluluğu’na destek veriyor. Laboratuvar imkanlarımız ise ihtiyaçlar doğrultusunda geliştiriliyor. Türkiye’de çok az sayıda eğitim kurumunda bulunan Nanotech 350 FG -Hassas Alın Tornalama Cihazı, Zeiss Micura 555-Koordinat Ölçüm Cihazı ve 4 Eksen Sodick EDM Tezgahları gibi ekipmanlar bölümümüzde mevcuttur.
Makine mühendisliği öğrencileriniz sanayiyle koordineli çalışmalar yapıyor mu?
Öğrencilerimiz zorunlu staj dersleri ile sanayide rahatlıkla çalışabiliyor. Bunun dışında araştırma projelerimizde yer alan öğrencilerimiz, projenin sanayi ile işbirliği halinde yürütülmesi durumunda sanayi ile koordineli çalışma yapma şansına sahip oluyor. Özellikle yaz aylarında istekli öğrencilerimizle bölüm bünyesinde öğretim üyelerimizin gözetiminde projeler sürdürülüyor. Bu çalışma kapsamında bölüm bünyesinde gerçekleştirilecek projelerde kullanacağımız sistemlerin tasarımı veya farklı bölümlerdeki öğretim üyelerinin ihtiyaçlarına cevap verecek sistemlerin tasarımı ile üretimi amaçlanıyor. Sanayi ile işbirliği sağlanamasa dahi, öğrencilerimiz gerçek bir problem üzerinde farklı alanlarda uzmanlaşmış öğretim üyeleri ile koordineli şekilde çalışabiliyor.
Bölümünüz bünyesindeki projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Bölümümüzde Avrupa Birliği, TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı ve sanayi destekli birçok proje yürütülüyor. Projelerimizde mikro ve nano mühendislik sistemleri üzerine yoğunlaşmakla birlikte, savunma ve otomotiv sanayisinin problemlerine yönelik çalışmalar da gerçekleştiriyoruz. Çalışmaların hem teorik, hem sayısal, hem de deneysel yönleri bulunuyor. Özellikle mikro ve nano sistemlerle ilgili projelerde Bilkent Üniverstesi bünyesinde bulunan diğer nanoteknoloji merkezleri ve laboratuvarlarıyla işbirliği yapıyoruz. Mikro ve nano sistemler Türkiye’de çok önemli bir işkolu halini almamış olsa da, TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığı’nın sağladığı desteklerle teknokentler bünyesinde birçok şirket bu alanda çalışıyor. Yakın bir gelecekte makine mühendisleri için önemini artıracak bu alanda geleceğin bir parçası olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz?
Son yıllarda TÜBİTAK ile Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın sağladığı desteklerin artması ve teknokent yapılanmalarının güçlenmesiyle Türkiye’de araştırma-geliştirme kültürü oluşmaya başladı. Sanayi kuruluşlarının üniversitelere, üniversitelerin de sanayi kuruluşlarına bakışı olumlu yönde değişti. Süreci desteklemek adına sanayide görev yapan üst düzey yöneticileri öğrencilerimizle bir araya getiriyoruz. Sektör profesyonellerinin tecrübelerinden faydalanarak teknik sorunlara çözümler üretmeye çalışıyoruz. Algılar, aslında ufkunuzun genişliğine bağlıdır. Bölümümüzün mevcut insan kaynağı ile teknik altyapı imkanlarını dikkate alarak, Avrupa ve ABD’deki saygın eğitim kurumlarıyla aynı düzeyde olduğumuz rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak sanayi ve üniversite işbirliğini arzulanan düzeye çıkarmış ülkeler gelişmeleri daha hızlı hayata geçirebiliyor. Bölümümüzde ele alınan konular ve eğitim stratejisi öğrenme ve öğrenilen konuları hayata geçirilme hızı önümüzdeki dönemlerde daha da artacak. Bilkent Makine Mühendisliği Bölümü’nün de zaman içinde önemli projelere imza atan bir merkez olacağının müjdesini verebilirim. Teknoloji takip eden ülke statüsünden teknoloji geliştiren ülkeler düzeyine ulaşmak için önemli hamleler yapmak zorundayız. Başarıya ulaşmak için eğitim politikalarını çağa uygun hale getirmeliyiz. Öğrencilerimiz ile öğretim üyelerimizin çok yakın işbirliği ve iletişim içinde olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Geleceğin teknolojilerini üretebilecek yeni nesiller yetiştirmek için pratik ve teorik altyapıyı hep birlikte oluşturmalıyız.