MAİB verilerine göre 2019’u 17,9 milyar dolarlık ihracatla kapattık. Serbest bölgelerden gerçekleşen ihracatı da dâhil ettiğimizde bu rakam 19 milyar dolara ulaşıyor. Ancak geride kalan yıl, fiyat rekabetinde çok çetin bir yıl oldu: 2018’de 6 dolar olan ihracat kilo değeri 2019’da 5,6 dolara geriledi. Bu noktada, katma değeri yüksek üretime geçme noktasında daha kararlı ve etkin olmamız gerektiğini söyleyebilirim. Diğer yandan kârlılıklar da azalıyor. Kuşkusuz küresel piyasa- lardaki durgunluk, korumacılık faaliyetleri ve ticaret savaşları, özellikle makine sektörüne olumsuz yansıyor. Bununla birlikte yabancı yatırımların azalması, sektörü daraltan temel sebeplerden biri oldu. Bu açıdan, 2019 yılının makine sektörü ihracat performansı, önceki yıllara göre daha sınırlı düzeyde gerçekleşti.

Sınırların ortadan kalkmasıyla birlikte artık dünyanın bir ucunda gerçekleşen herhangi bir sorun tüm ekonomileri olumsuz etkiliyor. Zira ABD- Çin arasındaki ticaret savaşı, 2019’a damgasına vuran en önemli sorun başlığı oldu. Trump ile birlikte ABD’nin korumacılık politikasına geçmesi ticarette barışı zorlaştırıyor ve dünya liderlerinin öngörülemez olması belirsizliğe neden olarak geleceğe dair yatırımları da geciktiriyor. Geride kalan yılda öne çıkan bir başka sorun başlığı da artan jeopolitik riskler oldu. Bu tür risklerin de, tıpkı ticaret savaşları gibi küresel bir nitelik kazanması ve giderek daha çok ülkeye sıçraması, endişeleri arttırıyor.

Ben, Ege Bölgesi üzerinden de bir parça rakamsal veri paylaşmak isterim. Ege İhracatçı Birlikleri’nin verilerine göre, Ege Bölgesi makine sektörü ihracatı 2017’de 389 milyon dolar düzeyindeyken 2018’de yüzde 6,1 artışla 447 milyon dolara yükselmişti. 2019’un Ocak-Eylül döneminde de makine ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yine yüzde 6,1 artarak 352 milyon dolar oldu. Bu veriler, ilgili dönemde makine ihracatı artış oranı açısından Ege Bölgesi’nin, Türkiye genelindeki artıştan bir nebze daha iyi bir performans sergilediğini gösteriyor.

Ege Bölgesi’ndeki sanayicilerinin talepleri ise özellikle yatırımların arttırılması konusuna odaklanıyor. Ege Bölgesi ve İzmir gibi tarih boyunca dış ticaretteki başarısıyla adından söz ettirmiş yerler, günümüzde de aynı potansiyeli korumaya devam ediyor. Makine gibi yabancı yatırımların çok önemli olduğu bir sektörde ise bu potansiyel daha da önemli hale geliyor. Bu açıdan, yabancı yatırımların geliştirilmesi ve teşvik edilmesine yönelik eylemler taleplerimizin başını çekiyor. Diğer yandan, katma değerli üretim anlayışının benimsenmesi ve Sanayi 4.0’a uyum sürecinin güçlendirilmesi için daha etkin adımların atılması gerekliliğinin de altını çizmeliyim. Küresel ölçekteki olumsuzluklara rağmen, 2018 ve 2019’da gelişmiş ülkelerde makine sektörünün güçlendiği gözlemliyoruz. Bu gelişmede- ki en önemli sebep, gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüme modellerinde katma değerli üretime yönelmeleri ve Sanayi 4.0 yatırımlarını arttırmalarıdır. Makine sektörü açısından Sanayi 4.0’ın ciddi bir gereklilik olması da uyum sürecini ivedi kılıyor.


2019’dan daha olumlu geçmesi beklenen 2020 yılı için en öncelikli beklentimiz yeni yatırımların başlaması ve bunun da sektöre ve ihracata olumlu yansımasıdır. Ticaret Bakanlığı ihracatı geliştirme noktasında önemli çalışmaları hayata geçiriyor. İhracatçılarımızın öncelikle Bakanlığın çalışmaları ve desteklerini takip etmelerinde fayda görüyorum. Alternatif pazarlar, fuarlar, serbest ticaret anlaşmaları da ihracatımızın artması için bir fırsattır. Diğer taraftan, bir kez daha vurgulamak gerekirse, 2020’de Sanayi 4.0 yatırımlarının arttıran ülkelerde, yüksek teknolojili makine ve teçhizat üretiminin de artacağı öngörülüyor ve bu nedenle bu alandaki yatırımların arttırılmasını çok önemsiyorum. Bizi gerek ihracatta, gerekse büyüme ve kalkınmada geleceğe taşıyacak olan yol, Sanayi 4.0’dan geçiyor. İş dünyası olarak bu hedeflere ulaşılabilmesi için geçmişte olduğu gibi bugün de her türlü çabayı ve iş birliğini göstermeye hazırız.