Türk denizcilik sektöründe önemli bir yere sahip Türk Loydu’nda görev alan Yener Tohumat ile denizcilik sektöründe makine üretimi üzerine röportaj gerçekleştirdik. Makine üretimi konusunda sektör değerlendirmesinden Avrupa ülkeleri...

Yener Tohumat kimdir?
1980, Sinop doğumlu olan Yener Tohumat; İTÜ Gemi İnş. ve Deniz Bil. Fakültesi’nden mezun oldu. 2002’den beri Tuzla’da çeşitli firmalarda çalışan Tohumat, Türk Loydu’nda bir yıldır Plan Kontrol ve Araştırma Bölümü Makine ve Elektrik Birimi’nde çalışmaktadır. Türk Loydu’nda plan kontrol işlerine ek olarak dizel makineler başta olmak üzere çeşitli ürünlerin tip onay ve ürün sertifikasyonu sürecinde doküman/plan kontrolü işleriyle ilgilenen Yener Tohumat; Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Yangından Korunma Alt Komitesi (FP Subcomittee)’nin toplantılarına Türkiye’yi temsilen katılıyor.

 

Gemi makineleri denilince hangi makineler bu kapsamda değerlendiriliyor?
Gemi içerisinde ana ve yardımcı makineler olarak iki başlık altında t oplayabileceğimiz makineler kullanılmaktadır. Ana makineler denildiğinde ilk akla gelenler dizel ve benzinli makineler, gaz türbinleri, LNG ve LPG yakıtlı makineler olarak sıralanabilir. Yardımcı makineler denildiğinde ise ırgatlar, vinçler, kreynler, dümen makineleri, pompalar, seperatörler, ana ve yardımcı kazanlar akla ilk gelenlerdir. Türk Loydu olarak askeri, ticari ve özel amaçlı gemilerde kullanılmak üzere tasarlanan tüm makine türlerinde denetim ve sertifikasyon işlemlerini yürütmekteyiz.  

Gemi inşası alanında Türkiye’nin avantajları nelerdir?
Deneyimli ve Avrupa ile karşılaştırıldığında nispeten ucuz iş gücü, Avrupa’ya yakınlığı, tersanecilik sektörünün kısa süre içerisinde ciddi gelişimler ve atılımlar gerçekleştirmiş olması, özellikle butik projeler konusunda ciddi bir tecrübeye sahip olması, gelişmekte olan bir ül ke olması, üç tarafının denizlerle çevrili olması gibi nedenler Türkiye açısından avantaj olarak sayılabilir. Türk Loydu’nun Paris MOU’da IACS üyesi bazı klas kuruluşlarını da geride bırakarak en ön saflarda yer alması, aslında tüm bu avantajların ve gemi inşa ve denizcilik sektörlerimizin bulundukları noktanın da bir yansımasıdır. 

Size göre ülkemizin teknik modernizasyonu ne durumdadır?
Gemi inşa sektöründe Ar-Ge faaliyetlerinin özellikle askeri projelere kadar pek yer almadığı biliniyor. Özel sektörde modernizasyon, şirketlerin yatırım olanakları ölçüsünde gerçekleşiyor. Kamu sektöründe de cumhuriyetin ilk senelerinde yapılmış olan yatırımların devam ettiği, modernizasyonun ise senelerce sağlanması nedeniyle bazı işletmelerin atıl durumda kaldığı dahi görülmüştür. Fakat son dönemlerde, özellikle askeri projelerin ve askeri projelerde yerli payının arttırılmasına yönelik çalışmaların da etkisiyle, bazı kamu işletmelerinde ve özel sektörde, özellikle yan sanayide yeni yatırımların, kapasite arttırımı ve özel ürünlerin üretimine yönelik teknik kapasitenin arttırılması için modernizasyon anlamında yeni yeni çalışmalar başladığı görülmektedir.  

Ülkemizde üniversitelerin gemi makineleri mühendisliği alanında verilen eğitimi yeterli buluyor musunuz?
Üniversitelerde gemi makine mühendisliği denildiğinde ilk akla gelen bölümler makine mühendisliği, gemi makineleri işletme mühendisliği ve gemi mühendisliği fakülteleridir. Türkiye’de deniz tipi sevk makinelerinin üretiminin yapılmaması nedeniyle, sevk makinesi konusunda uzmanlaşmış makine mühendislerinin daha çok otomotiv sektörüne yöneldiği, gemi mühendislerinin ise geminin makine kısmından daha çok inşa ve çelik kısımları ile ilgilendiğini görmekteyiz. Gemi makineleri işletme mühendisleri ise işin daha ç ok operasyon kısmında bulunuyor ve üretim kısmında pek yer almıyor. Bu açıdan bakıldığında, gemi makineleri işletme mühendisliği alanında verilen eğitimin yeterli ve sektörle paralel olduğu değerlendirilebilir. Gemi makinelerinin imalatına yönelik eğitimlerin, bu alanlarda çok fazla istihdam olanağının olmadığı düşüncesiyle, üniversitelerde daha çok yüzeysel olarak verildiğini, işin asıl eğitiminin bu sektöre yönelmiş mühendislerce deneyim ve bireysel araştırmalarla edinildiği görülmektedir. Sektörün ihtiyaçlarının belirlenerek, üniversitelerde bu konularda Ar-Ge ve bilimsel araştırmalar yapılması, üniversitelerin sektörle daha bütünleşik halde hareket etmesi, özellikle AB ve TÜBİTAK teşviklerinin bu sektörde yer alan KOBİ’ler ile iş birliği içerisinde değerlendirilmesi; istihdama, üretime ve mevcut makine dizaynlarının iyileştirilmesiyle geliştirilmesine yönelik projelere çevrilmesinin kalkınma açısından çok önemli olduğu açık olarak görülmektedir.  

Sektörde size göre yaşanan en önemli sorun nedir?
Üretim planlamasının yapılmamış ve sektörün stratejik hedeflerinin belirlenmemiş olması en önemli problemlerimiz arasında yer alıyor. Sektörde stratejik hedefler doğrultusunda organize bir çalışmanın hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Ülkemizde devlet ne gibi destekler ve yardımlar sağlamalı?
Yeni gemi inşasında yerli payının arttırılması maksadıyla, özellikle yan sanayinin ciddi anlamda desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında, tersanelerimizin rakip ülke tersaneleri ile rekabet edebilir güce erişimi için gerekli teşvikler de değerlendirilmelidir.

Türkiye makine sektörünün diğer ülkelerle ilişkileri ve ihracatı konusundaki yorumlarınız nelerdir?
Türkiye özellikle gemi makineleri konusunda daha çok ithal eden bir ül ke konumundadır. Yeni yeni girişimler ile bu konumdan makine ihraç eden ülke konumuna gelmeye çalışmaktadır; fakat bunun için ciddi Ar-Ge faaliyetleri ve makine sektörü teşvikleri düzenlenmelidir.
 

Makine sektörünün ihracat düzeyinin arttırılması için neler yapılmalıdır?
Sevk makinelerinin imalatına yönelik çalışmalarda, özellikle Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ve Avrupa Birliği Direktifleri ile tanımlanan Emisyon Kontrol Bölgeleri (ECA) ve bu bölgelerin zaman içerisinde genişleyerek tüm denizlerde uygulanacağının görülmesi ve petrol türevleri kaynaklarının azaldığının bilimsel otoritelerce dile getirilmesi öncelikle, mevcut makinelere göre emisyon oranları daha düşük ve verim oranları daha yüksek makinelerin geliştirilmesi için Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesi gerekmektedir. Benzer şekilde yardımcı makinelerde de makine verimliliğini arttırılması, daha kompakt, hafif ve az yer kaplayan tasarımların geliştirilmesi için Ar-Ge faaliyetlerine önem verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Özetlemek gerekirse, gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde, Ar-Ge faaliyetlerinin öneminin anlaşılmalıdır.