Sektördeki faaliyetlerine Hakkı Usta ismiyle 1954 yılında Aydın’da çeşitli tipteki su motoru ve preslerin tamiratı ve yenilemesiyle başlayan HAUS Makine...
Sektördeki faaliyetlerine Hakkı Usta ismiyle 1954 yılında Aydın’da çeşitli tipteki su motoru ve preslerin tamiratı ve yenilemesiyle başlayan HAUS Makine, 1962 yılında bölgesinde ilk zeytinyağı presinin üretimini gerçekleştirdi. Firma ayrıca 1989 yılında Ömer ve Ahmet Gözlüklü kardeşler tarafından Türkiye ‘de çalışan ilk dekantörlü zeytinyağı fabrikasının üretimini ve kurulumunu gerçekleştirdi. HAUS Makine, atık su ve içme suyu arıtma tesislerinde, petrol alanlarında, sondaj ve içecek endüstrisinde, hayvansal ve bitkisel yağların işlenmesi ve elde edilmesinde, nişasta, kimya ve eczacılık endüstrisinde ihtiyaç duyulan santrifüj dekantörleri ve separatörleri üreten bir firma olarak yarım asrı geçen bir süredir çalışmalarını sürdürüyor.
HAUS Makine, 32 bin metrekare kapalı alanda 375 çalışanı ile 1954 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteriyor. Yıllık yaklaşık 350 dekantörlü tesis ve 150 separatör üretme ve kurma gücüne sahip olan firma, ISO 9001: 2008 ve TSEK belgelerine sahip. Makinelerin çalışması sırasında alınan emniyet tedbirlerinin CE direktiflerine uygunluğun TÜV kurumundan onaylı olduğunu belirten HAUS Santrifüj Teknolojileri Ar-Ge Merkezi Müdürü Uğur Şumnulu, firmanın Ar-Ge merkezi hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Hakkı Usta’nın geçmişten günümüze kadar uzanan hikayasini kısaca özetler misiniz?
Hakkı Usta’nın kuruluşu 1954 yılında Aydın’da çeşitli tipteki su motoru ve preslerin tamiratı ve yenilemesiyle başlamış. 1962 yılında bölgesinde ilk zeytinyağı presinin üretimini gerçekleştiren firma, 1989 yılında Ömer ve Ahmet Gözlüklü kardeşler tarafından Türkiye ‘de çalışan ilk dekantörlü zeytinyağı fabrikasının üretimini ve kurulumunu gerçekleştirmiş. Bugün 32 bin metrekarelik alana kurulu 375 çalışanı ile yıllık yaklaşık 350 dekantörlü tesis ve 150 separatör üretme ve kurma gücüne sahip olan firma, ISO 9001:2008 ve TSEK belgelerine sahip. Makinelerin çalışması sırasında alınan emniyet tedbirlerinin CE direktiflerine uygunluğu TÜV kurumundan onaylı. HAUS Santrifüj Teknolojileri, gıda uygulamaları, çevre uygulamaları ve endüstriyel uygulamalar için gerekli santrifüj dekantör, separatör ve çeşitli ekipmanlar sağlamaktadır. Dünya çapında ihracat yapan firmanın yurt dışında 40’a yakın bayisi bulunmakta. Ayrıca Firma 2010 yılında İstanbul’da satış ve pazarlama ofisi, 2012 yılında Hollanda’da HAUSEUROPE B.V. şirketini, 2015 yılında Malezya’da HAUS SEA ve 2016 yılında İtalya’da HAUS MED şirketini kurmuştur.
Hakkı Usta firması olarak isim değişikliğine giderek sektörün karşısına “HAUS” ismiyle çıktınız. Söz konusu değişikliğe neden gidildi?
Kurulduğu ilk günden beri misyonunu, modern teknolojiye dayalı kaliteli üretim ile müşteri memnuniyetini yüksek düzeyde karşılayan makineleri üretmek olarak belirlemiş olan firmamız, hedeflerini yerine getirebilecek, konusunda uzman ekibini sürekli motivasyon ve eğitimlerle desteklemektedir. Bu çerçevede 2010 yılından itibaren gerçekleştirdiği ihracatlar ve yurt dışı bayii ağının genişlemesiyle markalaşma yoluna girdi ve HAUS kurumsal markasını oluşturdu. HAUS markası satışlarını arıtma ve endüstriyel sektörleri için HAUS Santrifüj Teknolojileri firması üzerinden gerçekleştirirken; zeytinyağı ve süt sektörleri için HAUS Gıda firması üzerinden satış yapıyoruz.
Müşterilerinize sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Satış sonrası hizmetlerde de Türkiye’nin her bölgesine 7/24 kesintisiz servis desteği sağlıyoruz. Olası arıza ya da aksaklıklara en kısa sürede müdahale ederek makinelerin veya tesislerin sürekli çalışır halde tutulmasını sağlayarak müşterilerimizin kayıplarını en aza indiriyoruz. Üretilen makinelerdeki verimi yükseltmek amacıyla Ar-Ge çalışmalarına ağırlık veriyor ve inovatif çalışmalarla farklı tiplerde santrifüj dekantörler tasarlayarak üretimini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca kurduğumuz tesisleri kendi geliştirdiğimiz bilgisayar otomasyonlarıyla destekliyoruz. Müşterilerimiz bizden makine satın aldıklarında bizimle işleri bitmiyor, tam tersine firmamızla uzun yıllar sürecek dostluklar için ilk adımı atmış oluyor.
Ar-Ge’yi şirket kültürünüzde nasıl bir yere oturtuyor ve bu konuda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
HAUS’un Almanya ve İspanya’da gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmaları sonucu 2009 yılında sadece iki fazlı üretilen dekantörler piyasada beğeni topladı. Bunun üzerine söz konusu başarıyı bir adım daha ileri taşımak amacıyla dekantör teknolojisini yenileyerek, çift motorlu dekantörleri zeytinyağı uygulamalarında kullanmaya başladık. Bu sayede sistem PLC konrollü olarak çalıştırılabiliyor. Giren ürün yapısı değiştikçe herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan dekantör, içindeki faz dengesini kendi kendine ayarlayabiliyor. Ürün giriş ve çıkışlarını kontrol eden sensörler vasıtasıyla anlık yükler hesaplanarak sistemin en verimli çalışacağı hız ve konum otomatik olarak gerçekleşiyor. Ayrıca PLC yazılımı ile hem dekantör tamburu hem de helezon hız ve torkları kontrol edilerek, hem daha kaliteli zeytinyağı üretiliyor hem de eski sistemlere oranla yüzde 15-20’lere ulaşan elektrik tasarrufu sağlanıyor. Özellikle soğuk sıkım şartlarında (27 derece ve altı) dekantörün helezon frekans hızını değiştirerek verimliliği yükseltiyoruz.
HAUS Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Firmanız bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri nelerdir?
HAUS makine olarak sürdürülebilir bir büyümenin artık doğru bir şekilde yürütülen Ar- Ge faaliyetlerinden geçtiğinin farkındayız. Bu nedenle merkezimiz kurulmadan önce de Ar- Ge faaliyetlerimiz devam ediyordu. 2010 yılında ilk kez TÜBİTAK 1501 Sanayi Ar-Ge projesi başvurusu yapılarak başarıyla tamamlandı. Bunun kazandırmış olduğu özgüven ile sektörümüzle ilgili ülkemizde üretilmeyen yeni ürünleri geliştirme çalışmalarımız hız kazandı. Bu çalışmalarımızı daha bilinçli ve sistematik bir hale getirmek için Ar-Ge merkezi olmaya karar vererek gerekli başvuruları tamamladık ve 3 Eylül 2015 tarihinde resmi olarak faaliyetlerimize başladık. Bu kapsamda mevcut ürün portföyümüzün genişletilmesi, ürün kalitemizin yükseltilmesi, rekabet gücümüzün artırılması ve müşterilerimizin beklentilerine daha hızlı cevap vermenin yanında çağın gerektirdiği teknolojiyi üretmeyi amaçlamaktayız. Ar-Ge merkezi olmaktaki temel misyonumuzu ise sektörümüzle ilgili bilgi ve teknolojiye dayalı, know how’ı yüksek ve dışa bağımlılığımıza son veren yeni ürünler üretmek olarak belirledik.
Merkezin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik gerçekleşiyor?
Ar-Ge faaliyetlerimizi; yeni ürün geliştirilmesi, mevcut ürünlerin iyileştirilmesi, ürün kalitesinin yükseltilmesi, ürün standardının yükseltilmesi, maliyet düşürücü yeniliklerin uygulanması, yeni üretim teknolojileri geliştirilmesi, Ar-Ge kültürümüzün yükseltilmesi ve departman için kaliteli personel yetiştirilmesi şeklinde sınıflandırabiliriz. Ar-Ge merkezimizde zeytinyağı başta olmak üzere atık su ve içme suyu arıtma tesislerinde, sondaj, içecek, nişasta, kimya ve eczacılık endüstrisinde, petrol alanlarında, hayvansal ve bitkisel yağların işlenmesi ve elde edilmesinde, katı-sıvı ve sıvı-sıvı ayrışmasını yapan dekantör ve separatör makinelerini geliştirmekteyiz. Son dönemde balık ve süt sektörü için prototip ürünler geliştirdik ve olumlu geçen testlerden sonra seri üretimlerine başladık. Merkezimizde, üretim maliyetlerimizi düşürme amaçlı faaliyetlerimiz tam hızla sürüyor.
Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu ne düzeyde? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
2010 yılında tamamladığımız ilk projemizde üniversiteden akademik destek aldık. Bu destek kapsamında şirketimiz, ürün ve süreç inovasyonları konusunda akademik bilginin öneminin bilincine daha fazla vardı. Bunun yanında araştırma faaliyetlerinin etkin yürütülmesini sağlayacak kaynaklara daha kolay erişim olanağı sağladık. Bu nedenle üniversiteler ile olan iş birliğimizi her geçen gün artırmaya başladık. İki üniversite ile koordineli olarak yürüttüğümüz projelerimiz bulunuyor. Son yıllarda devletin Ar-Ge faaliyetlerine verdiği desteği önemli ölçüde artırmış olması ülke sanayimiz açısından memnuniyet ve umut verici. Bu tür desteklerin, yeni sektörlere girmede veya yeni ürünlerin geliştirilip üretilmesinde itici bir güç olduğuna inanıyorum.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
Merkezimiz bünyesinde bir patent birimi oluşturduk. Bu birim sayesinde sektörümüz ile ilgili dünyada yeni alınan patentleri sürekli olarak takip ediyoruz. Bunun yanında önümüzdeki günlerde patent ve faydalı model başvurusunda bulunmayı planlıyoruz. Merkezimizle birlikte bu sayının önümüzdeki dönemde daha da artmasını bekliyoruz.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde Ar-Ge merkezine yönelik yatırımlarınız sürecek mi?
Merkezimize toplam bütçemizin yaklaşık yüzde 2,5’una karşılık gelen ve Türkiye’deki özel sektör Ar-Ge bütçesi ortalamasının çok üzerinde bir bütçe ayırdık. Firmamızın hedefleri ve misyonu çerçevesinde bunu artırmayı planlıyoruz.
Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır?
Bilgi çağı olarak nitelendirdiğimiz günümüzde ürettiğiniz ürünlere katabildiğiniz bilgi ve inovasyona paralel olarak kazancınız, sektörde kalıcılığınız ve rekabet etme gücünüz artmaktadır. Bunun yolun da doğal olarak disiplinli ve sistematik olarak yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinden geçmektedir. Ayrıca firma olarak Ar-Ge’yi markalaşmanın arkasındaki en büyük güç olarak görmekteyiz. Ülkemizde Ar-Ge olgusu özellikle son 10 yılda ivme kazanmaya başladı. Ar-Ge kültürümüzün tam anlamıyla oturması için zamana ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Bu amaçla ülkemizde buna yönelik eğitimlere ilkokul sıralarında başlanmasının iyi olacağı düşüncesindeyiz. Bununla birlikte ihracata yönelik ve katma değeri yüksek ürünlerle ilgili Ar-Ge faaliyetleri desteklerinde bürokrasinin azaltılması sanayiciyi daha cesaretlendirecektir. Ar-Ge merkezlerinde en sık karşılaşılan sorunların başında ise nitelikli personel ihtiyacı gelmektedir. Bu sorunların verimli bir şekilde çalışan üniversite-sanayi iş birliği mekanizmaları ile çözülebileceğini düşünüyoruz.