Kuzeyde Rusya Federasyonu (Dağıstan, Çeçenistan, Kuzey Osetya, Kabarday-Balkar Özerk Cumhuriyetleri), güneyde Ermenistan, güneydoğuda Azerbaycan, güneybatı ve batıda ise Türkiye ile komşu olan Gürcistan’ın, batı ve kuzeybatısında 310 kilometre uzunluğu ile Karadeniz kıyıları yer alır.
Kuzeyde Rusya Federasyonu (Dağıstan, Çeçenistan, Kuzey Osetya, Kabarday-Balkar Özerk Cumhuriyetleri), güneyde Ermenistan, güneydoğuda Azerbaycan, güneybatı ve batıda ise Türkiye ile komşu olan Gürcistan’ın, batı ve kuzeybatısında 310 kilometre uzunluğu ile Karadeniz kıyıları yer alır. Kuzeyden Büyük Kafkas ve güneyden Transkafkas Dağları ile çevrili olan Gürcistan’ın, Karadeniz kıyılarından doğudaki Alazani Vadisi’ne kadar olan bölümünde, tarıma elverişli büyük ova ve platolar bulunur. Ülkenin batısına ılık, nemli Akdeniz iklimini andıran yarı tropik iklim; doğusuna ise Alp Dağları’nın iklim özelliklerine benzer kara iklimi hakimdir. İklimin bu kadar değişmesinde, ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye ayıran Likhi Sıradağları’nın büyük rolü vardır. Gürcistan ayrıca Kafkaslar’da en fazla yağış alan ülke olma özelliğine sahiptir. İklim ve coğrafyanın getirdiği avantaj ile Gürcistan, turistlerin ve araştırmacıların ilgisini çekecek kadar zengin ve kendine özgü bir floraya sahiptir. Büyük kısmını meşe, çam, kayın, ceviz ve fındık ağaçlarının oluşturduğu ormanlar ülkenin yaklaşık yüzde 35’ini kaplar. Ülke, en büyükleri Rioni, Inguri, Kura ve Mktvari olmak üzere çok sayıda akarsuya sahiptir. Gürcistan’daki akarsular taşımacılık yapılmasına müsait olmamasına rağmen özellikle büyük hidroelektrik enerjisi üretimi için son derece uygundur. Ayrıca, ülkede 850’den fazla göl ve yarısından fazlası termal olmak üzere 2 bin civarında mineral su kaynağı bulunur. 26 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını kazanan Gürcistan’da Avrupa ülkelerinin anayasalarından esinlenerek yeni bir anayasa oluşturulmuştur. Söz konusu anayasada Osetler, Abhazlar ve Acarlar gibi azınlıklara otonomi verilmediği için ülke Almanların etkisi altına girmiştir. Almanya’nın I. Dünya Savaşı’nda yenilmesi üzerine, Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Gürcistan, 1922’de üç cumhuriyetin de katılımı ile Transkafkasya Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti’ne (TSFSR) bağlanmıştır. 1936 yılında ise TSFSR’nin dağılmasıyla Sovyetler Birliği’nin (SSCB) bir üyesi haline gelmiştir. SSCB’nin glasnost ve perestroyka hareketi ile birlikte dağılma sürecine girmesinin ardından, ilk bağımsızlık hareketleri Baltık Cumhuriyetleri ile birlikte Gürcistan’da da başladı ve Gürcistan Yüksek Sovyeti’nin 1921 tarihli Gürcistan-SSCB Anlaşması ile 1922 tarihli Birlik Anlaşması’nın geçerli olmadığına karar vermesi üzerine, 31 Mart 1991’de ülke genelinde referanduma gidildi ve seçmenlerin yüzde 98’i yeni cumhuriyeti onayladı. Bu gelişmeler üzerine, 9 Nisan 1991’de Gürcistan Parlamentosu ülkenin bağımsızlığını ilan etti. Gürcistan’da Acara ve Abhazya olmak üzere iki özerk cumhuriyet, Güney Osetya Özerk Bölgesi ile dokuz yönetsel bölge bulunmaktadır. Bu bölgeler; Kakheti, Shida Kartli, Kvemo Kartli, Mtskheta- Mtianeti, Samtskhe-Avakheti, Imereti, Racha-Leckhumi ve Kvemo Svaneti, Samagrelo-Zemo Svaneti ve Guria’dır. Gürcistan büyük bir nüfus sorunu ile karşı karşıyadır. 1989 yılında gerçekleştirilen nüfus sayımından bugüne kadar, 5,5 milyon olan ülke nüfusu yaklaşık yüzde 20 oranında azalmıştır. 2012 yılı itibarı ile ülke nüfusu 4,5 milyondur. Nüfustaki bu ciddi düşüş; azalan doğum oranı, büyük çaptaki göç ve ülkeden kopan bölgelerdeki (Abhazya ve Güney Osetya) nüfusun sayılamamasından kaynaklanır. İstatistiki göstergelere göre göç eden nüfusun büyük çoğunluğu çalışma yaşında olup, bu kişilerin çok büyük bölümü meslek sahibi ya da yüksek eğitim görmüş kişilerdir. Çalışma yaşındaki nüfusun ülkeden göçü, doğum oranlarının düşmesine de neden olmuştur. Ancak Rusya’da yaşayan yaklaşık 750 bin Gürcü, Rusya’nın 2001 yılında uygulamaya başladığı ve ülkede kalmayı zorlaştıran yeni vize rejimi nedeni ile ülkeye geri dönmeye başlamıştır. Ülkedeki işsizlik oranının 2013 yılı itibarı ile yüzde 13,4 olarak gerçekleştiği tahmin ediliyor.
GENEL EKONOMİK GÖRÜNÜŞ
1991 yılı öncesi dönemde SSCB ülkeleri içinde en güçlü ekonomiye sahip olan Gürcistan, birliğin dağılmasının ardından ekonomisinde ciddi sorunlarla ve istikrarsızlıkla karşı karşıya kaldı. Bağımsızlığa geçişle birlikte ülkenin sanayi sektörünün GSYİH’deki payı azalırken, hizmet sektörünün payı artış gösterdi. Bugün ülkenin sanayi tesislerinin büyük çoğunluğu teknolojisi eskidiği için atıl durumdadır. Sanayi sektörü üretimi çok az sayıdaki işletmenin faaliyetlerine dayanır. Ülkedeki mevcut 2 bin 800 sınai işletmesinden yalnızca 50’si toplam üretimin yüzde 75’ten fazlasını üretir. Özelleştirme süreci ve Gürcistan’ın son dönemde imzaladığı ekonomik anlaşmaların da etkisiyle sanayi sektörüne doğrudan yabancı yatırım girişi gözlenir. Ayrıca tarım da ekonomide hala önemli bir sektör durumundadır. Kayıt dışı ekonomi ülkenin büyüme performansı ile ilgili sağlıklı verilere ulaşılmasını engeller. Ülkenin istatistik kurumu tarafından Gürcistan’ın GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 30’una tekabül eden bir miktarda kayıt dışı ekonomisi olduğu belirtilir.
Ancak IMF göstergelerine göre kayıt dışı ekonominin büyüklüğü GSYİH’nin yüzde 60’ı kadardır. Bu denli büyük miktardaki kayıt dışı ekonomi, ülkenin geniş kapsamlı bir ekonomik büyüme gerçekleştirmesinin önündeki en önemli engeldir. Ülkede kişi başına düşen milli gelirin 2013 yılı itibarı ile 5 bin 833 dolar (satın alma gücü endeksi) olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Ülkede bağımsızlığın ardından, 1993 yılında ekonomide yapısal değişim süreci başlatıldı. Yapısal değişim süreci ilk aşamada bir program üzerinde anlaşılamaması nedeniyle küçük ölçekte kalsa da 1995 yılında Şevardnadze’nin iktidara gelmesiyle birlikte ciddiyet kazandı. 1995 yılında IMF desteğinde bir reform programı uygulanmaya başlandı. Bağımsızlık sonrasında bir hiperenflasyon dönemi ile karşı karşıya kalan Gürcistan’da enflasyon oranı 1994 yılında yüzde 15000 iken, uygulanan politikalar neticesinde 1997-1998 dönemine gelindiğinde enflasyon tek haneli rakamlara indi. 1998 yılında ulusal para biriminin devalüe edilmesinden sonra 1999 yılında enflasyon yüzde 19’a yükseldi. Ancak izlenen sıkı para politikaları sayesinde yıllık enflasyon yüzde 5’in altına çekildi.
Enflasyon 2005 yılından itibaren yeniden artmaya başlayarak 2010 yılında yüzde 7,2 olarak kaydedildi. Gürcistan 2000 yılında dış ticaretini canlandırmak ve ticaret politikalarını belirgin hale getirmek için Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) üye oldu ve 2002 yılında IMF’nin de baskıları sonucu vergilerini yeniden düzenledi. Ülkede Kasım 2003’te Şevardnadze yönetimine son veren halk hareketinin ardından, Ocak 2004’te Saakaşvili cumhurbaşkanı oldu. Uluslararası çevrelerde, yeni yönetim ile birlikte ülkede siyasi istikrarın sağlandığı, yatırım ve ticaret ortamının geliştirilmesine yönelik önlemler alınacağı yönünde bir güven oluştu. Bu dönemde özellikle yasal, finansal ve enerji sektörü reformları ile özelleştirme, vergi sistemi, kamu harcamaları ile yolsuzluk ve kaçakçılıkla mücadele konuları üzerinde reformlar gerçekleştirildi. Vergi reformu çerçevesinde ilk olarak yüzde 20 olan KDV oranı, yüzde 18’e düşürüldü. Gürcistan’da ihraç mallarına KDV uygulanmaz. Ayrıca gelir vergisi oranı yüzde 20’den yüzde 12’ye, sosyal sigorta vergisi oranı da yüzde 31’den yüzde 20’ye düşürülmüştür. Sovyetler Birliği’ne dahil olan diğer ülkelerin bağımsızlıklarını kazandıktan sonra yaşadıkları ekonomik sorunların benzerlerini yaşayan Gürcistan ayrıca ticaret yollarını bozan bir iç savaş yaşayarak bazı ilave sorunlarla da karşı karşıya kaldı. Bağımsızlık sonrasında ekonomide yaşanan çöküş çok hızlı ve şiddetli oldu. Ekonomide yaşanan hızlı çöküşün nedenleri tarım ve sanayi sektörlerinde önemli miktarda üretim düşüşleri ve Abazya’da yaşanan savaş nedeni ile Rusya’ya ulaşan ticari yolların kapanması oldu. Yaşanan ekonomik sorunlar pek çok firmanın kapanmasını beraberinde getirdi. Bu süre zarfında ülke, batıdan gelen insani yardımlarla ayakta kalabildi ve ekonomik faaliyetlerin yaklaşık yarısı kayıt dışı hale geldi. Hizmet sektörü yüzde 62 ile GSYİH’ye en fazla katkıda bulunan sektördür. Hizmet sektörünü yüzde 25,9 ile sanayi, yüzde 12,1 ile tarım sektörü takip eder. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattında devam eden inşaat faaliyetlerinin ülke ekonomisine olumlu etkileri nedeniyle son yıllarda güçlü büyüme eğilimi gözleniyor. Rusya ve Gürcistan arasında 2008 yılının Ağustos ayında yaşanan çatışma ülkedeki inşaat ve finansal hizmet sektörlerinde ani bir küçülmeye ve aynı zamanda GSYİH’nin 2009 yılında yüzde 3,9 oranında gerilemesine neden oldu. 2010 yılında yüzde 6,4 büyüyen Gürcistan ekonomisi, 2011 yılında yüzde 7 ve 2012 yılında ise yüzde 6,6 oranında büyüdü. 2013 yılında ise Gürcistan ekonomisinde 3,1’lik bir büyüme yaşandı.
SANAYİ SEKTÖRÜNÜN DURUMU
SSCB döneminde ülkenin üretimi Birlik içindeki diğer ülkelerde bulunan fabrikalarda üretilmekte olan parçaların teminine bağlıydı. Bağımsızlığın ardından ülkenin sınai üretimi Sovyet sisteminin parçalanmasından, enerji fiyatlarının pazar ekonomisi koşullarına göre belirlenmesinden ve yatırımlara erişimdeki yetersizlikten şiddetli biçimde etkilendi. SSCB’nin dağılmasından sonra imalat sanayisi üretimi sürekli düşüş gösterdi. Bugün imalat sanayisindeki pek çok sektör verimsiz faaliyet göstermeye devam ediyor. Ancak başta bağcılık ve şarapçılık olmak üzere gıda işleme ve uçak üretim teknolojileri gibi bazı alanlarda düzelme işaretleri gözleniyor. Gürcistan’ın başlıca sanayi kolları arasında; demir-çelik, demir ihtiva etmeyen metaller, kimyasallar, inşaat malzemeleri, hafif sanayi ve ağaç işleme yer alıyor. Sanayi sektörü üretiminin yüzde 50-60’ı gıda ve diğer hafif sanayi alanlarında gerçekleştiriliyor. Hükümetin bazı önemli tesislerini yatırıma açması sonucunda özelleştirme, etkisini en fazla küçük ölçekli işletmeler üzerinde gösterdi.
Sanayi sektörü son yıllardaki reform çalışmaları ve belli başlı önemli işletmelerin özelleştirilmesinden olumlu yönde etkilendi. Gelişmiş ülkelerde büyümenin itici gücünü oluşturan KOBİ’ler, Gürcistan’da zayıf iş ortamı nedeni ile sınırlı düzeyde etkinliğe sahip. Sanayi üretimi geçmişte ülke ekonomisinin kalkınma sürecinde çok önemli bir rol üstlenmesine rağmen; 1990’lı yılların başındaki bağımsızlık sonrasında eski SSCB sisteminden ayrılarak serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde yaşanan siyasi ve ekonomik olumsuzluklar hem genel olarak ülke ekonomisinin, hem de sanayi sektörünün olumsuz şekilde etkilenmesine neden oldu. Ülkedeki üretim potansiyelinin hızlı düşüşü 1993-1994 yılları arasında kritik bir duruma kadar ulaşarak bu dönemde sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 80 oranında azaldığı ve nitelikli iş gücünde büyük kayıp olduğu görüldü. Bunun üzerine, 1996 yılından itibaren bir dizi yapısal reform hayata geçirildi. Özelleştirme sürecinin başlatılması, maliye ve döviz sistemlerinin güçlendirilmesi, fiyat istikrarının sağlanması ve dış ticaretin liberalleşmesi ön plana çıkan değişimlerdir. 2000’li yılların başında değişim sürecine hız verilerek, özel sektörün güçlenmesi ve üretim/istihdam imkanlarının artırılması amacıyla yeniden yapısal değişikliklere gidildi. Bu sayede ülkede serbest piyasa ekonomisinin temel öğelerinin kurulması yönünde olumlu gelişmelerin olduğu görüldü. Üretim tesislerinin özelleştirilmesi ve yeni makroekonomik sistem için yasal ortamın oluşturulması gayretleri halen devam ediyor. Bu kapsamda, yolsuzlukların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılarak özelleştirme sürecine hız verildi ve oldukça liberal bir vergi kanunu yürürlüğe koyuldu. Yapılan bu düzenlemelere rağmen, üretim sektöründe halen önemli sorunlar mevcut. Üretim tesislerinin önemli kısmı özelleştirilmiş olmasına rağmen, büyük çoğunluğu çalışamaz durumundadır. Ayrıca, modernizasyon yatırımlarının çok düşük olması nedeniyle üretim tesislerinin her geçen gün değer kaybetmesi söz konusudur. Firmaların bütçe imkanlarının üstünde borçlu olması, yetersiz organizasyon ve idare politikaları, eskimiş üretim teknolojisi ve gelişmemiş altyapı; üretimin gelişmesindeki en önemli engeller arasındadır. Ayrıca, elektrik enerjisi temininde yaşanan problemler üretici firmaların faaliyetlerinde ciddi sorunlar yaratıyor. Bununla birlikte, 2005 ve 2006 yılları enerji üretimine yönelik önemli projelerin hayata geçirilmeye başladığı yıllar oldu. 2007’de olduğu gibi 2008 yılında da enerji sektöründeki yatırımlara özellikle barajların inşaatı ve enerji taşıma hatlarının inşaatına devam edildi. Başlıca sanayi kolları arasında demir-çelik, demirdışı metalurji, kimya, gıda, ağaç işleme, makine- metal, inşaat malzemeleri bulunan Gürcistan’ın imalat sektörü çok az sayıda tesise bağımlı durumdadır. Bu tesislerden Zestaponi Demir Alaşımları İşletmesi ile Rustavi Demir ve Çelik Tesisi ülkenin en önemli iki sanayi kuruluşudur. Zestaponi Demir Alaşımları İşletmesi silikomangan ve ferromangan üretmekte olup, Rustavi Demir ve Çelik Tesisi demir cevherinden dikişsiz boru üretebilecek vasıflara sahiptir. Diğer önemli tesislerden Çiaturmangan İşletmesi konsantre mangan cevheri, Magneuli İşletmesi bakır konsantresi, Azot Kimya Tesisi ise amonyum nitrat, amonyum sülfat ve diğer gübre çeşitlerini üretir. Tbilaviamsheni Uçak ve Parçaları Üretim Tesisi sipariş alınması halinde uçak parçaları üretebilecek kapasitedir. Ayrıca Kutaisi Otomobil Fabrikası “Bolero” marka arazi aracı ile sipariş halinde hafif kamyon üretimi yapar. Ülkede son yıllarda Türk menşeli yatırımlar da sanayi üretimine önemli katkılarda bulunmaya başladı. Gürcistan imalat sanayisinin istatistikleri incelendiğinde özellikle gıda işleme ve başta şarap olmak üzere alkollü içecek üretiminin öne çıktığı görülür.
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER
1991 yılında bağımsızlığını kazanan Gürcistan ile ülkemiz arasındaki ekonomik ilişkiler, 2000’li yıllarda ve özellikle 2004 yılındaki Gül Devrimi’nin ardından önemli bir ivme kazandı. İkili ekonomik ve ticari ilişkilerin hukuki çerçevesini oluşturan Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması 1992 tarihinde imzalandı. Bu anlaşmanın 9. maddesi uyarınca kurulan Hükümetler Arası Karma Ekonomik Komisyon (KEK) ise, sonuncusu Eylül 2005 tarihlerinde Tiflis’te olmak üzere dört kere toplandı. Türkiye-Gürcistan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması (ÇVÖ) 2007 tarihinde Tiflis’te imzalandı. ÇVÖ’nün onay süreci ise halihazırda devam ediyor. AB’nin üçüncü ülkelere uyguladığı GSP rejimi kapsamında Gürcistan da yer alıyor. Ayrıca, AB’nin GSP+ uygulaması çerçevesinde Gürcistan’a sağladığı tavizler Gümrük Birliği kapsamındaki bazı ürünler için 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren Türkiye tarafından da tanınmaya başladı. Türkiye-Gürcistan arasındaki ticaret sürekli bir artış eğilimi gösterse de iki ülke arasındaki dış ticaret rakamları ve Türkiye’nin Gürcistan’daki yatırımlarının miktarı potansiyelin altındadır. Türk firmalarının Gürcistan pazarındaki temel sıkıntısını finansman sorunu oluşturuyor. Ayrıca Gürcistan’da modern bankacılık sisteminin yerleşmemiş olması nedeniyle nakit hareketlerinde ve akreditif işlemlerinde sorunlarla karşılaşılıyor. Bunun yanında kambiyo mevzuatının yetersizliği para transferlerinde zorluklara neden oluyor. Ticari konuları ilgilendiren mevzuatın pek çok konuda henüz tam olarak netlik kazanmamış olması ve sıklıkla değiştirilmesi Gürcistan ile ticari ilişkilerin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Gürcistan Maliye Bakanlığı Gümrük Dairesi, 2006 yılında birçok üründe referans fiyat uygulamasına gitti. Söz konusu uygulama, ithal edilen maddeye ilişkin gümrükleme aşamasında hesaplanacak vergi miktarı için fatura değeri yerine idare tarafından belirlenmiş bir kıymetin esas alınmasıdır. Referans fiyat uygulamasının nedeni, ithalat aşamasında farklı değerler taşıyan faturalar dolayısıyla oluşan vergi kaçağının önlenmesidir.
Uygulamada ortaya çıkan sorun ise her ülkeye uygulanmaması ve bazı maddelerde fatura değeri ile referans fiyat arasında büyük orantısızlıklar olmasıdır. Bu sebeple firmalarımızın Gürcistan pazarındaki rekabet gücü olumsuz yönde etkilendiği belirtiliyor. Konu hakkında yapılan görüşmelerde Gürcü yetkililer, vergi kaçağının önüne geçebilmek amacıyla bu uygulamayı yapmak zorunda olduklarını, riskli gördükleri ülkelerin bulunduğu bir liste oluşturduklarını ve Türkiye’nin de bu listede bulunduğunu dile getirmişlerdir. Ulaştırma sektöründe yaşanan sorunlar da iki ülke ticaretini olumsuz yönde etkiliyor. Söz konusu sorunlar; güvenlik, kara ulaşımı ücretsiz geçiş belgelerinde hala dağıtımın tam olarak yapılamamış olması, yapılan mevzuat değişikliklerinin bilinmemesi, ülkenin farklı bölgelerinde farklı ödemelerin gerekmesidir. Ulaşım altyapısının yetersiz olması da ulaşımla ilgili sorunlara neden olan bir başka faktördür. Kars-Tiflis demiryolunun tamamlanmasıyla birlikte ulaşımdan kaynaklanan sorunların aşılması bekleniyor.
TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI ARTIYOR
Türkiye’nin 84. fasılda Gürcistan’a gerçekleştirdiği makine ihracatı 2013 yılında 119,8 milyon dolara yükseldi. 2012 yılında bu rakam 119,3 milyon dolar seviyesindeydi. Gürcistan’a yönelik makine ihracatındaki artış yüzde 0,5 oldu. Türkiye 2013 yılında 23,8 milyon dolarla en fazla buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları kaleminde ihracat gerçekleştirdi. Söz konusu kalemde 2012 yılında Türkiye’nin ihracatı 26,7 milyon dolardı. Gürcistan’a yönelik buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları ürün grubundaki ihracat 2013 yılında yüzde 10,6 azaldı. Listenin ikinci sırasında bulunan ev veya çamaşırhane tipi yıkama makineleri (yıkama ve kurutma tertibatı bir arada olanlar dahil) kaleminde, 2012 yılında 8,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2013 yılında yüzde 3 artarak 8,8 milyon dolar seviyesine yükseldi. Türkiye’nin Gürcistan’a yönelik makine ihracatının üçüncü sırasında muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil mal grubu yer alıyor. 2013 yılında söz konusu kalemde gerçekleştirilen ihracatın değeri 7,9 milyon dolar oldu. 2012 yılında bu rakam 6,9 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu mal grubunda gerçekleşen ihracat artışı yüzde 13,7 oldu. 2013 yılında Türkiye’nin Gürcistan’a yönelik makine ihracatında en fazla artış yüzde 1.140 ile tarla, bahçe tarımında, ormancılıkta kullanılan makine, cihazlar kaleminde gerçekleşti. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 500 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2013 yılında 5,7 milyon dolar seviyesine yükseldi. Türkiye’nin 84. fasılda 2013 yılı itibariyle Gürcistan’dan gerçekleştirdiği makine ithalatı 1 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. 2012 yılında bu rakam 842,2 bin dolar seviyesindeydi. Türkiye’nin Gürcistan’dan gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 30 arttı. Büro için diğer makine ve cihazlar Türkiye’nin 2013 yılında 421,9 bin dolarla Gürcistan’dan en fazla ithal ettiği kalem oldu. Listenin ikinci sırasında 195,8 bin dolarla baskı yapmaya mahsus makineler; kopya- lama ve faks makineleri; bunların aksam, parça ve aksesuarları ürün grubu yer alıyor. Üçüncü sırada ise 125 bin dolarlık ithalat değeriyle toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler kalemi bulunuyor. 2013 yılında Türkiye’nin Gürcistan’dan makine ithalatında en fazla artış da yüzde 1045,8 ile toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler kaleminde gerçekleşti.
GÜRCİSTAN’IN 2013 YILI MAKİNE İHRACATI47,2 MİLYON DOLAR OLDU
Gürcistan’ın makine ihracatı 2013 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 2,3 artarak 47,2 milyon dolar olarak kaydedildi. 2012 yılında bu rakam 46,2 milyon dolar seviyesindeydi. Gürcistan 2013 yılında en fazla İran’a makine ihraç etti. En fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke ise Azerbaycan oldu. Gürcistan’ın en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Ermenistan yer alıyor. Gürcistan, 2013 yılında makine ihracatını en fazla Romanya ile artırdı. Gürcistan 2013 yılında Türkiye’ye ise 1 milyon dolar değerinde makine ihraç etti. 2012 yılında bu rakam 842 bin dolar seviyesindeydi. Gürcistan’ın Türkiye’ye yönelik makine ihracatı yüzde 30 artış kaydetti. Gürcistan 2013 yılı itibariyle 84. fasılda en fazla, santrifüjle çalışan kurutma, filtre, arıtma cihazları kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 500 bin dolarlık ürün ihraç edilirken bu rakam, 2013 yılında yüzde 2.990,7 artarak 14,3 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin ikinci sırasında ise ağır iş makine ve cihazlarının aksamı, parçaları bulunuyor. Söz konusu kalemde 2013 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 5 milyon dolar olarak kaydedildi. 2012 yılında bu rakam 1,9 milyon dolar seviyesindeydi. Ağır iş makine ve cihazlarının aksamı, parçaları ürün grubunda gerçekleşen ihracat artışı yüzde 167,8 oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan çamaşır yıkama makineleri kaleminde 2012 yılında 3,5 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken bu rakam, 2013 yılında yüzde 29,3 artarak 4,5 milyon dolar seviyesine yükseldi. Gürcistan’ın 2013 yılında bir önceki yıla oranla ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu santrifüjle çalışan kurutma, filtre, arıtma cihazları kalemi oldu.
EN FAZLA ÇİN’DEN MAKİNE İTHAL EDİYOR
Gürcistan’ın makine ithalatı 2013 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 4,3 azalarak 712,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2012 yılında bu rakam 744,1 milyon dolar seviyesindeydi. 2013 yılı rakamlarına göre Gürcistan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Çin bulunuyor. Çin’den 2012 yılında 132,2 milyon dolar değerinde makine ithal eden Gürcistan’ın 2013 yılı makine ithalatı yüzde 2,7 artarak 135,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Gürcistan 2013 yılında listenin ikinci sırasında bulunan Türkiye’den 119,8 milyon dolarlık makine ithal etti. 2012 yılında bu rakam 119,3 milyon dolardı. 2013 yılında Gürcistan’ın Türkiye’den makine ithalatı yüzde 0,5 arttı. Gürcistan’ın 2013 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise İtalya yer alıyor. 2012 yılında İtalya’dan 71,6 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2013 yılında yüzde 15,6 azalarak 60,5 milyon dolar olarak kaydedildi. Gürcistan’ın 2013 yılında bir önceki yıla oranla makine ithalatını en fazla artırdığı ülke yüzde 111,4 ile Fransa oldu. Fransa’dan 2012 yılında 9,9 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken bu rakam 2013 yılında, 21 milyon dolar seviyesine yükseldi. Gürcistan 2013 yılında en fazla otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri kaleminde ürün ithal etti. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 104,5 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2013 yılında yüzde 13,8 azalarak 90,1 milyon dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları bulunuyor. Gürcistan 2013 yılında söz konusu kalemde 67,9 milyon dolar değerinde makine ithal etti. 2012 yılında bu rakam 61 milyon dolardı. Gürcistan’ın ithalatı yüzde 11,2 artış gösterdi. En fazla ithalat gerçekleştirilen üçüncü kalem dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici vb. oldu. 2012 yılında söz konusu kalemde 41,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2013 yılında yüzde 9,4 azalarak 37,8 milyon dolar seviyesine geriledi. Gürcistan’ın makine ithalatında en fazla artış yüzde 100,6 ile kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar kaleminde gerçekleşti. Söz konusu ürün grubunda 2012 yılında 15,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2013 yılında 30,2 milyon dolar seviyesine yükseldi.
“İHRACATTA SORUN YAŞAMIYORUZ” KEREM KAYBAL MEKA BETON SANTRALLERİ PAZARLAMA KOORDİNATÖRÜ “
Ankara’da 1987 yılında kurulan Meka Beton Santralleri, faaliyetlerine iş ve inşaat makineleri imalatı ile başladı. 25 yılı aşkın bir süredir Türk sanayisine hizmet veren firmamız bu süre içinde sektörün öncü firmaları için beton santralleri üretimi gerçekleştirdi. 25 yıllık geçmişinde kalite odaklı üretim ve ihracata dayalı gelişimi benimseyen Meka, bugün üretiminin yüzde 85’ini ihraç ediyor. Dört kıtada 65 ülkeye ihracat yapan firmamız sabit, mobil ve kompakt olmak üzere üç tip beton santrali ve tek milli, çift milli ve planet olmak üzere üç tip beton mikserinin üretimi yapıyor. Bunun yanı sıra baraj, hava limanı gibi özel beton gereksinimi olan projeler için de tecrübeli Ar-Ge ekibi ile gelen talepler doğrultusunda özel çözümler üretiyor. Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle başta Rusya olmak üzere; Gürcistan, Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika ve Arap ülkeleri ile çok sayıda Avrupa ülkesine ürünlerimizi gönderiyoruz. Gürcistan’a ihracatımızda herhangi bir sorunla karşılaşmıyoruz. Gürcistan’daki Ruisi ve Agara şehirlerini bağlayan E-60 beton yol projesinde 120 m³/saat kapasiteli mobil beton santrali firmamız tarafından kuruldu. Bu beton santrali, özellikle beton yol projesi için tasarlanmıştır. 45 saniye karışım süresi ile düşük slump (S1) yol betonu üretilmesine imkan veriyor. Aynı zamanda hazır beton üretimi için de 135m³/saat kapasiteye sahip olan tesis yüzde 100 mobil olup herhangi bir özel temel ihtiyacı olmaksızın kolayca ve kısa zamanda monte edilip devreye alınabiliyor. Mobil santral iki ayrı tekerlekli şase üzerine konumlanmıştır; ilk şase agrega bunkeri ve agrega tartım konveyörünü taşırken diğeri ise üzerinde mikser ve tartım hazneleri bulunan ana şase grubunu taşır. Özel tasarlanmış çelik temeller de silo kurulumunda beton ayak ihtiyacını ortadan kaldırır.”
“FARKLI ÜRÜN GRUPLARINDA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİYORUZ” AHMET YILMAZ DİSAN HİDROLİK İTHALAT İHRACAT MÜDÜRÜ “
1992 yılından itibaren hidrolik makina sektöründe hizmet vermeye başlayan firmamızın ürün yelpazesinde; kağıt balya presi, metal balya presi, hurda demir kesme makası ve presi, shredder, evrak imha, statik kompaktör, konveyör, çöp ayrıştırma tesisleri, kanca vinci, mobil hurda vinci, sabit hurda vinci, süpürgelik sistemi, tromel, üçlü elek gibi geri dönüşüm sektöründe çöpün ayıklanması, balyalanması ve nakliyesinde ihtiyaç duyulan hemen her makine yer alıyor. Ürettiğimiz makinelerde yüksek kalite ve güvenliğe verdiğimiz önem bize müşteri memnuniyeti ve sektörde ‘marka’ olmamızı sağlamıştır. Son yıllarda çöp ayrıştırma tesisleri üzerine yoğunlaşarak daha modüler, kurulumu, bakımı kolay işlevse konveyörler geliştirerek, tesis maliyetlerini düşürmek için önemli çalışmalar yapıyoruz. Bu çerçevede çok sayıda Avrupa ve Ortadoğu ülkesinin yanı sıra Gürcistan’a da ürün yelpazemiz içinde yer alan çeşitli kalemlerde sorunsuz bir şekilde ihracat gerçekleştiriyoruz.”