Merhaba değerli Moment Expo okurları,
Makine sektörünün 2025 yılı ihracat maratonu, yılın sonlarındaki hareketlenme ile pozitif görünüme doğru geçmeye başladı. Ocak-eylül döneminde serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı geçen yıl ile aynı seviyede gerçekleşerek 20,9 milyar dolar olurken, kilogram başına ortalama ihracat fiyatlarımız 8 dolarlık tarihi seviyesini korumaya devam etti. Sektör, dolar bazında yaşanan yüzde 7,8’lik fiyat artışıyla tonaj olarak yaşanılan yüzde 7’lik daralmayı karşılarken, yıllıklandırılmış verilere göre, serbest bölgeler dâhil ihracatın 28,2 milyar dolar olduğu bu dönemde makine ithalatı 45,1 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Sektörün en büyük ihracat pazarı olan Almanya’ya makine ihracatı da bu dönemde yüzde 3,4 artışla 2,4 milyar dolara yaklaşırken, yüzde 3,5’lik artış kaydedilen ABD pazarında yaklaşık 1,4 milyar dolar seviyesine ulaşıldı. Bu yıl bir sıçrama yaparak 895 milyon dolar ile üçüncü sıraya yükselen İtalya pazarındaki artış ise yüzde 15’i geçti.
MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu ise ocak-eylül verilerine ilişkin değerlendirmesinde, yatırım malı olan makinelerin üreticilerinde kapasite kullanım oranının eylül ayı itibarıyla yüzde 63,5’e indiğinin ve makine üretimindeki gerilemenin ağustos ayında yüzde 4,8 olarak açıklandığının altını çizerek, “Bir önceki yıla göre, makine imalat sanayisi üretici fiyat endeksindeki yüzde 29,7’lik artışa karşın sektördeki ciro artışı yüzde 20,2 seviyesinde. Bu fark, nominal artış yaşanmasına rağmen reel artış olmadığını gösteriyor. Bir başka deyişle, makine imalat sektörünün de Ar-Ge ve ikiz dönüşüm odaklı yatırımlar yaparak rekabet gücünü koruyabilmesi çok zorlaştı. AB Veri Yasası’nın temel hükümlerinin yürürlüğe girmesi, makine ve tesis imalatı için bir dönüm noktası anlamına geliyor. Makine verilerine ilişkin haklar, sözleşmeler, iş modelleri ve güvenlik yapıları yeniden tasarlanmak zorunda olduğundan, hızlı uyum sağlayan şirketler için değer zinciri içinde yeni fırsatlar gelişebilir. Bu sebeplerle, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve kredi maliyetlerinin katlanılabilir seviyelere çekilmesi hem üretimin sürekliliği hem de ihracatta katma değer yaratılması açısından acil bir gereklilik...” sözlerini kullandı.
Rekabet edebilirlik, her dönemde sanayiciler için çok önemli bir olguydu. Günümüz ekonomisinde de bu gerçek değişmiş değil; güncel eğilimlere en fazla uyum sağlayabilenlerin, doğru adımları doğru anda atanların, geleceği sezebilen ve önlem alabilen ya da fırsat kapılarından ilk geçenlerin hayatta kaldığı bir ekosistemde yaşıyoruz. Dolayısıyla, “hazırlıklı olmak” için doğru veri setleriyle doğru analizleri yapabilmek de büyük önem arz ediyor. Türkiye’nin Makinecileri ise sektör adına bu analizleri yapmaya, kamuoyu ve politika yapıcıları bilgilendirmeye devam ediyor. Bu kapsamda biz de eylül ayında yayımlanan “Türk Makine Sanayiinin Rekabet Gücü Raporu” başlıklı çalışmayı Moment Expo’nun bu sayısında inceledik ve raporun dikkat çekici ayrıntılarını sizlere aktarmaya gayret ettik. Makine sektörünün rekabetçiliğine odaklanan rapor, riskler kadar fırsatları da gözler önüne sererken, sektörün önemli bir eşikte durduğunun altını çiziyor ve Türkiye’nin rekabetçiliğindeki düşüşün nedenlerini ve nasıl toparlanılabileceğini araştırıyor. Bu çerçevede, dijitalleşme ve yeşil dönüşümün açtığı fırsat pencerelerinin altını çizen rapor, zorluklarla dolu bir gerçeklik ile geleceği şekillendirecek potansiyelin çatışan birlikteliğini sunarken, bu iki tabloyu birlikte okumanın önemine vurgu yapıyor.
Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,
