Bir ada devleti olan Japonya, Hokkaido, Honshu Shikoku ve Kyushu adalarının yanı sıra 3 bini aşkın küçük adadan oluşuyor. İklimi kuzeyden güneye çeşitlilik gösteren ülkenin yüzde 70’i yerleşime uygun...
Bir ada devleti olan Japonya, Hokkaido, Honshu Shikoku ve Kyushu adalarının yanı sıra 3 bini aşkın küçük adadan oluşuyor. İklimi kuzeyden güneye çeşitlilik gösteren ülkenin yüzde 70’i yerleşime uygun olmayacak ölçüde dağlık ve bu nedenle arazi fiyatları da son derece yüksek seyrediyor. Japonya’nın doğal koşulları hava ve deniz trafiğini zorlaştırdığı için ülkede yoğun olarak kara yolu ulaşımı kullanılırken, yüksek teknolojili hızlı tren taşımacılığı Japonya’da oldukça gelişmiş durumda. Japonya’nın önemli şehirlerinden Kobe, ülkenin en büyük deniz limanıyken, Narita-Tokyo, Kansai-Osaka, Kobe ve Kyoto en büyük hava limanlarına sahip bulunuyor.
Temsili demokrasiyle yönetilen Japonya’da parlamento devletin en üst organı konumunda bulunuyor. Hükümet parlamentoya karşı sorumluyken, Japon imparatoru ise devlet başkanı sıfatını da üstleniyor.
Japonya’nın modern politik dönemi, 1868’de Meiji Hanedanı zamanında başlamış ve ülkenin parlamentosu ise 1890 yılında kurulmuş. Ancak Japonya’nın dünya ekonomik ve politik sistemi içinde bugünkü yerini alması, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşiyor. Bugün Japonya, dünyadaki en gelişmiş ekonomilerden biri olarak, Türkiye için de önem arz eden büyük bir dış ticaret partneri olmaya devam ediyor.
NÜFUSUN YAŞLANMASI EN ÖNEMLİ SORUN
Japonya’da son 50 yılda nüfus artmaya devam ederken, son yıllarda ise bir yavaşlama söz konusu. 1950’lerde Japonya’da iş gücü bakımından aktif olan nüfus (15-64 yaş arası) çoğunluktayken, 2000’li yıllarda söz konusu yapı önemli ölçüde değişmeye başladı: Bugün itibarıyla 0-14 yaş arasındaki nüfus toplumun sadece yüzde 16,7’sını oluştururken, 65 yaş ve üstü olan kesimin oranı yüzde 23’e yükselmiş durumda. Doğum oranının düşük seviyelerde seyretmesi, özellikle yaşlı kesimde artan ölüm oranları ve ülke dışından gelecek göçün sınırlı kalması, söz konusu düşüşün en önemli nedenleri olarak gösteriliyor.
Bu kapsamda, ülkede 2050 yılı itibarıyla ekonomik olarak aktif nüfusun yüzde 53,1’e düşeceği tahmin edilirken, yapılan öngörülere göre 0-14 yaş arası kesim toplumun yüzde 8,6’sını, 65 yaş ve üstü kesimin de toplumun yüzde 39,5’unu oluşturacak. Japonya’da 65 yaş ve üstü kesimin tüm nüfusa oranı halen yüzde 23 seviyesinde ilerliyor. Bu rakam, aynı zamanda dünyadaki en yüksek oran olarak dikkat çekerken, Japonya’yı yüzde 20,4 ile Almanya ve İtalya izliyor.
ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ ÖNEMLİ BİR SEKTÖR
1970’lerdeki iki büyük petrol krizinden sonra Japon hükümeti enerji tasarrufu önlemlerine yatırım yaptı. Bu dönemde, kalori değeri ve temizliği nedeniyle likit doğal gaz talebi giderek artarken, bu alandaki en büyük tedarikçi olarak Endonezya halen lider ülke olarak dikkat çekiyor. Japonya’daki elektrik enerjisi fiyatları ise diğer OECD üyesi ülkeler arasında en pahalısı olmaya devam ediyor. Bunun nedeni, pahalı altyapı yatırımları gerektiren çevresel önlemler ve depreme dayanıklı santraller kurma zorunluluğu olarak gösterilirken, hâlihazırda çevre ve enerjiyle ilgili konular küresel ısınma ve enerji tasarrufu çerçevesinde şekilleniyor ve bu durum iş çevrelerine de yansıtılıyor. Çevre sektöründe ön plana çıkan ürünler daha az kirletici özelliğine sahip ürünlerken, atık temizleme üniteleri, geri dönüşüm ve doğayla dost enerjiler, çevresel geri kazanım ve ekotatil gibi konular olarak öne çıkıyor.
Bu çerçevede, ülkede çeşitli çevre koruma örgütleri aktif olarak faaliyet göstererek tüketici eğilimlerin şekillenmesinde önemli rol oynarken, çevre teknolojileri sektörü de oldukça gelişmiş durumda ve Japonya bu konuda dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer alıyor. Öte yandan enerji sektöründe Japonya’da ön plana çıkan konular kömür, petrol, doğal gaz, nükleer enerji ve hidrolik enerji olarak sıralanıyor. Japonya’nın artan enerji ihtiyacı karşısında ülkede birçok nükleer santral açılırken, bu durum da Japonya’nın da taraf olduğu Kyoto Sözleşmesi taahhütlerine uyumu zorlaştırıyor.
YÜKSEK TEKNOLOJİ İLE REKABETÇİLİĞİNİ KORUYOR
İkinci Dünya Savaşından bu yana düzenli olarak büyümeye devam eden Japonya ekonomisi, 2008 yılında önemli ölçüde yavaşlamaya başladı. Ekonomik büyümesi ağırlıklı olarak ihracata dayanan Japonya’da, dışarıdan gelen taleplerin ekonomik kriz dolayısıyla azalmaya başlaması sonucu hükümet yerel talebi canlandırmaya yönelik önlemleri artırdı.
Japonya’nın yurt dışı yatırımlarının sektörel dağılımı incelendiğinde, imalat sektöründeki yatırımların yüzde 32, finans ve hizmet sektörlerinin yer aldığı imalat dışı yatırımların payının ise yüzde 70 seviyesinde olduğu görülüyor.
Diğer yandan, dünyanın üçüncü büyük ekonomisi konumundaki Japonya, yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye devam etmesine rağmen ülkeye yapılan doğrudan yabancı yatırım oranı görece düşük seviyelerde ilerliyor. Buna karşın Japon iş insanlarının ülke dışına yönelik yatırımları da dünyada önemli seviyelere ulaşmış durumda. ABD ile Avrupa menşeli firmalar Japonya’daki en önemli yabancı yatırımcılarken, geçmiş yıllarda ülkeye yapılan yabancı yatırımların yarısından fazlasını da bu yatırımlar oluşturuyor. Söz konusu yatırımlar imalata dayalı olmayan iş kollarında gerçekleşirken, özellikle bu yatırımlarda finansal hizmetlerle perakendeciliğin ön planda olması da dikkat çekiyor. İmalata dayalı doğrudan yabancı yatırımlarda ise otomotiv sanayisi en yüksek yatırımların gerçekleştiği alan olmayı sürdürüyor. İhracata yönelik üretimini Japonya dışına ve potansiyel pazarlara yakın bölgelere kaydıran Japon şirketleri, Doğu Asya başta olmak üzere Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu alandaki yatırımlarını artırmaya da devam ediyor. Elektronik sektöründe yurt içi talebin de artmasıyla birlikte Japon firmaları hem Japonya içindeki yatırımlarını hem de yurt dışı yatırımlarını güçlendirirken, yatırımcı firmaların öncelikli stratejileri arasında Ar-Ge faaliyetlerine daha çok ağırlık vermek geliyor. Diğer Asya ülkeleriyle maliyet rekabeti yapamayan Japon şirketleri, diğer ülkelerin sahip olmadığı yüksek teknoloji ürün ve üretim süreçleri ile rekabetçiliklerini korurken, büyük öncelik verilen bir diğer strateji ise yurt içi üretimin güçlendirilmesi olarak şekillenmeye devam ediyor. Japonya’nın halen toplam üretiminin yüzde 30’u yurt dışı üretimden kaynaklanırken, özellikle elektronik sektöründeki konvansiyonel ürünlerde, Japon firmaları tarafından Çin ve ASEAN ülkelerinde gerçekleştirilen üretim miktarı da Japonya içindeki üretim miktarının üzerinde ilerliyor. Ancak katma değeri yüksek ve yeni teknoloji içeren ürünlerin çok büyük bir kısmı halen Japonya içinde üretiliyor. Özellikle yüksek teknoloji ürünü dijital kamera, LCD televizyon, mobil telefon gibi ürünlerdeki iç talep artışı, son iki yıldır Japon ekonomisinin büyümesindeki önemli itici faktörler arasında gösteriliyor.
ELEKTRONİK, OTOMOTİV VE MAKİNE İMALATINDA GÜÇLÜ
2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz, Japon dış ticaretine de yansıdı ve dış taleplere bağlı olarak gelişen Japon ekonomisi bu krizden olumsuz yönde etkilendi. Japonya’nın 2010 yılı ihracatı 2009’a göre yüzde 32,1 artarak 767 milyar dolara ulaşırken, ithalat da yüzde 25,2 artarak 691,4 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2010’da artan enerji fiyatları, Japonya’nın 2011 yılında 1980’den beri ilk defa dış ticaret açığı vermesine neden olurken, 2013 yılında ise Japonya’nın ihracatı yüzde 10’luk düşüşle 715 milyar dolar, ithalatı da yüzde 6 düşüşle 833 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı bu dönemde 117 milyar dolara yükselirken, 2014 yılında ihracat 690 milyar dolara, ithalat ise 812 milyar dolara geriledi. 2015 yılında ise ihracat 625 milyar dolar, ithalat 626 milyar dolar seviyesine kadar çekildi. 2016 yılında ihracat 645 milyar dolara çıkarken, ithalat daha da geriledi ve ihracat bandının altına düşerek 607 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. 2017 yılında ise ihracat 698 milyar dolara yükselirken, ithalat ise 671 milyar dolara çıktı. Ülkede halen elektronik ve otomotiv endüstrileri imalat sanayisinde hâkim durumunu koruyor. Ancak ülkenin uluslararası ticaret başarısının temelini oluşturan bu iki sektör, son yıllarda Japon yeninin aşırı değerlenmesi nedeniyle zorluklarla da karşılaşıyor. Japonya aynı zamanda önemli bir makine imalatçısı olmaya da devam ediyor ve bu alandaki en büyük ihraç pazarları ABD ve Güney Kore olarak öne çıkıyor. Diğer yandan Japonya, dünyanın en önemli demir-çelik üreticilerinden biri olmayı sürdürüyor.
AZ KAYNAKLA KATMA DEĞERLİ ÜRETİM
Japonya gibi kaynakları kısıtlı bir ülkenin ekonomide bu ölçüde bir süper güç haline gelmesinde dış ticaretin önemi çok büyüktür. Gıda maddeleri ve kereste, tekstil malzemeleri, metaller gibi ana ham maddelerin yanı sıra ham petrol ve diğer yakıtlarda dünyadaki en büyük ithalatçılardan biri olan Japonya, renkli televizyon setleri, diğer elektrikli aletler, otomobiller, gemiler, kamera ve saatler gibi yüksek hassasiyetli optik ve elektronik ürünler ihracatında ise dünya lideri konumunda bulunuyor. Bu kapsamda Japonya, ham madde ithal ederek nihai ürün ihraç ettiği için ticaret partnerleri sadece ham madde ve gıda ihracatçısı durumundayken, Türkiye’nin Japonya’ya ihracatında da kara yolu taşıtları için aksam-parça ve aksesuarları, balıklar (taze veya soğutulmuş), makarnalar ve kuskus, çinko cevherleri ve konsantreleri, ferro alyajlar, domates (sirke/asetik asitten başka usullerle hazırlanmış veya konserve edilmiş) gibi ürünler öne çıkıyor. Japonya’dan yapılan ithalatta ise kara yolu taşıtları için aksam ve parçalar, buldozerler, kıvılcımla ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar (patlamalı motor), binek otomobiller, elektrik akümülatörleri öne çıkıyor. Türkiye’nin 2017 yılında Japonya’dan ithalatı 3,9 milyar dolar olurken, Japonya’ya ihracatı ise bir önceki yıla göre yüzde 16,2 oranında artarak 411 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu çerçevede, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin ağırlıklı olarak Japonya’dan yapılan ithalatla yönlendirildiği de söylenebilir.
MAKİNE İHRACATI 140 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Japonya’nın makine ihracatı 2017 yılında yüzde 12 artışla 138,4 milyar dolar olarak kayda geçti. 2016 yılında bu rakam 124 milyar dolar seviyesindeydi. Japonya, 2017 yılında yüzde 7 artış ve 29,7 milyar dolarla en fazla ABD’ye makine ihraç ederken, 2016 yılında bu rakam 27,6 milyar dolardı. Japonya’nın 2017 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke ise yüzde 27 artış ve 29,6 milyon dolarla Çin oldu. Söz konusu ülkeye 2016 yılında 23,2 milyar dolar değerinde makine ihraç edilmişti. Üçüncü sırada bulunan Güney Kore’ye 2016 yılında 9,8 milyar dolarlık makine ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 38 artarak 13,5 milyar dolar seviyesine yükseldi.
Türkiye ise Japonya’nın 2017 yılında yüzde 1 azalış ve 1,16 milyar dolarla en fazla makine ihraç ettiği 19’uncu ülke oldu. Japonya 2016 yılında Türkiye’ye 1,17 milyar dolar değerinde makine göndermişti.
Diğer yandan Japonya, 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla yarı iletken disklerin, külçelerin, yarı iletken tertibatın, elektronik entegre devrelerin veya düz panel göstergelerinin imalatında kullanılan makine ve cihazlar kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 17,8 milyar dolarlık ürün ihraç edilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 28 artışla 22,7 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise matbaacılığa mahsus baskı makineleri, yardımcı makineler bulunuyor. Söz konusu kalemde 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 9,8 milyar dolarken, 2017 yılında bu rakam yüzde 2 artışla 10 milyar dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar kaleminde 2016 yılında 7,9 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 22 artışla 9,6 milyar dolar oldu.
MAKİNE İTHALATINDA ÇİN LİDER
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Japonya’nın makine ithalatı 2017 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 9,6 artışla 65,2 milyar dolar olarak kaydedildi. Japonya 2016 yılında 59,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. 2017 yılı rakamlarına göre Japonya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 28,6 milyar dolarla Çin yer alıyor. Söz konusu ülkeden 2016 yılında ithal edilen makinelerin değeri 26,6 dolarken, 2017’de Japonya’nın Çin’den gerçekleştirdiği ithalat yüzde 7,5 yükselmiş oldu. Japonya, 2016 yılında listenin ikinci sırasında bulunan ABD’den 10,1 milyar dolar değerinde makine ithal ederken, 2017 yılında bu rakamı yüzde 13,9 artışla 11,5 milyar dolar seviyesine çıkardı. Listesinin üçüncü sırasındaki Güney Kore’den 2016 yılında 3,3 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Japonya, 2017’de bu rakamı yüzde 9,1 artışla 3,6 milyar dolar seviyesine yükseltti. Türkiye ise Japonya’nın 2017 yılında en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin 35’inci sırasında yer aldı. Japonya, 2016 yılında Türkiye’den 37 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 16,2 artışla 43 milyon dolar olarak kaydedildi. Diğer yandan Japonya, 2017 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri ithal etti. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 13,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 12,9 artışla 14,9 milyar dolar oldu. Listenin ikinci sırasındaki turbojetler, turbopropeller, diğer gaz türbinleri kaleminde 2016’da 6,3 milyar dolar değerinde makine ithal eden Japonya, 2017’de ise yüzde 4,8 artışla 6,6 milyar dolar değerinde ithalat gerçekleştirdi. Japonya’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem ise yarı iletken disklerin veya külçelerin, yarı iletken tertibatın, elektronik entegre devrelerin veya düz panel göstergelerin imalatında kullanılan makine ve cihazlar oldu. 2016’da söz konusu ürün grubunda 2,8 milyar dolar seviyesinde ithalat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 64,3 artışla 4,6 milyar dolar seviyesine yükseldi.
TÜRKİYE’DEN MAKİNE İTHALATI YÜZDE 16 ARTTI
BM İstatistik Bölümü verilerine göre, Japonya’nın Türkiye’den 84. fasılda gerçekleştirdiği makine ithalatı ise 2017 yılında 42,6 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılında bu rakam 36,8 milyon dolar seviyesindeydi. Böylelikle Japonya’nın Türkiye’den makine ithalatı, 2017’de yüzde 15,8 artmış oldu.
2017 yılı itibarıyla Japonya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatının ilk sırasında yüzde 30 artış ve 23,2 milyon dolarla içten yanmalı, pistonlu motorların aksam ve parçaları yer alıyor. Söz konusu kalemde 2016’da gerçekleştirilen ithalatın değeri 17,9 milyon dolardı. Listenin ikinci sırasında bulunan turbojetler, turbopropeller, diğer gaz türbinleri ürün grubunda 2016’da 6,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017’de bu rakam yüzde 59 azalarak 2,5 milyon dolar olarak kaydedildi. Japonya’nın Türkiye’den makine ithalatında ilk 10 ürün listesinin üçüncü sırasında ise sıvılar için pompalar; sıvı elevatörleri ürün grubu bulunuyor. 2016’da söz konusu kalemde 3,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2017’de bu rakam yüzde 41,7 azalarak 2,1 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Diğer yandan Japonya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatında 2017’de, buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ürün grubunda yüzde 150, kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar ürün kaleminde yüzde 233 ve borular, kazanlar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, valfler ürün grubunda yüzde 800’e ulaşan artışla da dikkat çekiyor.