Bünyesinde makine ve ürün imalatının yapıldığı dört fabrika ile birlikte bir pazarlama firması ve şirketler grubunun...

İŞ DÜNYASININ EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ OLMAYA DEVAM EDEN ENDÜSTRİ 4.0’A ENTEGRASYONDA ÖNEMLİ MESAFE KAT ETTİKLERİNİ SÖYLEYEN DİRİNLER MAKİNA GENEL MÜDÜRÜ CANAN FİDAN, “ADET VE CİRO YÜKSELTEREK DEĞİL, KATMA DEĞERLİ TEKNOLOJİ VE OTOMASYON SİSTEMLERİ ÜRETEREK BÜYÜYECEĞİZ” DİYOR.

Bünyesinde makine ve ürün imalatının yapıldığı dört fabrika ile birlikte bir pazarlama firması ve şirketler grubunun ihracat ve ithalat süreçlerini organize eden bir dış ticaret firması bulunan Dirinler Şirketler Grubu, 1952 yılından bugüne sanayi ve ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Dirinler Makina ise grubun kurucusu Cemal Dirin’in, kullanılmış preslerin tamir ve bakımını yapmak amacıyla İzmir’de bir atölye açmasıyla başladığı üretim yolculuğunda, bugün Dirinler Şirketler Grubunun lokomotif markası olarak konumlanmış durumda. Eksantrik pres, hidrolik pres, servo pres ve Türkiye’de bir ilk olarak üretilen kemik eklemli form pres üretiminde uzmanlaşan Dirinler Makina’nın geliştirdiği ürünler dövme, kesme, bükme, yüzeysel ve derin çekme, formlama ve delme işlemleriyle Türk imalat sanayisinin ihtiyacını karşılarken, dünyanın pek çok ülkesine de yıllardır ihraç ediliyor. Dirinler Makina Genel Müdürü Canan Fidan, Dirinler Makina’nın gelecek hedefini “Adet ve ciro yükselterek değil, katma değerli teknoloji ve otomasyon üniteleri üreterek büyümek” olarak açıklarken, iş dünyasının bugünlerdeki en önemli gündem maddesi olan Endüstri 4.0 konusunda ise “Endüstri 4.0’ın bizim için iki yönü var: Ürünlerimizi Endüstri 4.0’a uygun tasarlamak ve üretimimize Endüstri 4.0’ı uygulamak. Endüstri 4.0’ın getirdiği süreçleri ürünlerimize uygulamak konusunda ilk projemiz olan DrinSmart 4.0’ı tamamladık. Bu çözümümüzü standart preslerimize uygulanabilir hale getirmek için de çalışmaya devam ediyoruz. Sistem entegrasyonu tamamlandığında, Dirinler presleri gittiği her fabrikada kurulan sisteme uyum sağlayarak kendi makine ve üretim bilgilerini fabrikanın sistemine gönderebilecek durumda olacak” değerlendirmesinde bulunuyor.

Canan Fidan ile Dirinler Makina’nın bugünü ve gelecek stratejilerini, Moment Expo okurları için konuştuk. Öncelikle sizi ve Dirinler Makina’yı tanıyabilir miyiz?

Dirinler Makina, kurucumuz Cemal Dirin’in 1952’de kullanılmış preslerin tamir ve bakımını yapmak amacıyla ilk atölyesini açmasıyla kuruldu. 1967’de eksantrik pres üretimine başlayan Dirinler Makina, 1970’te Çamdibi’nde kurulan 750 metrekarelik üretim tesisine taşındı ve 20 ton olarak üretime başlanan preslerin çeşitleri giderek çoğaldı ve 150 ton kapasiteye kadar çeşitli presler üretilmeye başlandı. 1990’da Atatürk Organize Sanayi Bölgesindeki 10 bin metrekarelik alana taşınan Dirinler Makina, kısa sürede üretim alanını 60 bin metrekareye yükseltti. Bu alanda yerleşik olan Dirinler Grup Şirketleri, dört kapalı alanda mekanik ve hidrolik presler, CNC makineleri, pistonlu ve hava kompresörleri ile 15 ton kapasiteli tek parça pik ve sfero döküm imalatı çalışmalarını, başarısını hep yükselterek sürdürdü. Cemal Dirin’in 2001 yılında vefatından sonra Dirinler Şirketler Grubunun başına oğulları geçti. Dirinler grup şirketlerinden Dirinler Makina, bugün 18 bin metrekaresi kapalı ve 24 bin metrekaresi açık alan üzerinde 2.000 tona kadar mekanik ve hidrolik pres üretim kapasitesi olan; 60’tan fazla ülkeye ihracat yapan, sürekli büyüyen, gelişen, üreten Türkiye’nin yüzde 100 Türk sermayeli özgün şirketlerinden biridir.

Ben ise 2018 yılında Dirinler Makina ile çalışmaya başladım ancak aileye ve şirkete yabancı değilim; 1982-1983 yıllarında üniversite stajımı Dirinler bünyesinde yapmıştım. Endüstri mühendisliği eğitimi aldım ve İzmir ile Manisa’da yerleşik birçok kurumsal firmada satın alma, satış bölümlerinde yöneticilik yaptım. Ciddi sayıda yurt içi ve yurt dışı eğitimler alarak, 1990’lı yıllardan itibaren değişik imalat sektörlerinde genel müdür ve yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. Özellikle bütçe ve bütçe hedeflerinin takibi, hedeflerle yönetim, kurumsallaşma, maliyet düşürme teknikleri, finansal analizler ve Y kuşağı yönetimi konularında uzmanlaştım. Evliyim ve ailemde dördüncü kuşak mühendis olan iki çocuğum var.

Türk makine imalat sektörünün geçmişi ve bugünkü durumunu nasıl değerlendirirsiniz?

Makine imalat sektörü, imalat sanayisi içerisindeki tüm sektörlere yatırım ve ara malı girdisi veren ve sanayinin gelişmesinde teknolojiyi beraberinde getiren, üretimin lokomotifi olan bir sektördür. Aynı zamanda makine, üretimi taleple oluşan ama teknoloji ve tecrübe birikimiyle gelişen bir yatırım malıdır. Satın alma kararlarında yerli üreticilere şans tanındığı sürece, bu teknoloji ve tecrübe birikimi artacak; yerli üretimin kalite ve performansı iyileşecektir. Birçok sektörün makineleri orta ve küçük ölçekli firmalarda rahatlıkla satın alınıp kullanılırken, büyük ölçekli firmalarda yerli imalata öncelik verilmesinde biraz tereddüt yaşanıyor. Bence, yerli makine kullanımına öncelik verilmesi konusunda farkındalık yaratılması, servis ve bakım konusunda elde edilecek avantajları dikkate alarak karar verilmesi konusunda alıcı firmalara doğru bilgilerin verilmesi gerekiyor.

Peki, makine imalat sektörünün küresel görünümü için neler söyleyebilirsiniz? Sizce küresel rekabette Türkiye’nin pozisyonu/artı ve eksileri nelerdir?

Dünya toplamda 18 trilyon dolar ticaret hacmine ulaştı. Nitelikli ürün, nitelikli insan kaynağı, katma değerli ürün, ham madde ve zamanın verimli kullanımıyla Türkiye makine imalat sektörü Endüstri 4.0’a uyum sağladıkça, en büyük pazarı olan Avrupa ve beraberindeki gelişmiş ülkelerdeki pazar payı da yükselecektir. 2025 yılında dünya nüfusunun 8 milyardan fazla olacağı göz önünde bulundurulacak olursa, son teknolojik altyapılarla Türkiye, artan talep ve beklentileri karşılamada ve pazarın büyük bir bölümüne hâkim olma yolunda ilerliyor. Endüstri 4.0’ın üretime entegre edilmeye başlanmasıyla makine imalat sektöründe verimliliğin daha da ivme kazanacağına inanıyorum. Türk makine imalat sektörünün diğer yan sektörlerle beraber ilerlemesi, makine sanayisiyle ilgili küresel politika ve uygulamaların oluşturulması açısından oldukça önemli. Makine imalat sektörünün en önemli sorunlarından biri, bence, markalaşmadır. Türkiye’de üretilen teknolojinin markalaşması için çok ciddi çalışma yapılması gerekiyor. Türkiye’den alım yapmak isteyenler fiyata odaklanıyor ve üreticilere Ar-Ge ve inovasyon için yatırım yapacak kâr marjlarına imkân vermeyecek seviyelerde alım yapmak istiyor. Türkiye’de üretilen makinelerin teknoloji ve kalite olarak konumlandırılmasını yukarı çekmek için tüm üreticilerin çaba göstermesi gerekli.

Sizce sektör, yeterli hacim ve kapsamda Ar-Ge desteklerine sahip mi?

Ar-Ge ve inovasyonla firmalar arası rekabetçilik yaratıp ülke ekonomisine artı değer sağlamak, beraberinde uluslararası pazarlarda rekabet gücünde artışı da getirecektir. Ancak bunun için sistemin doğru şekilde kurulması ve firmalara gerekli iş modellerinin entegre edilmesi gerekiyor. Biz, Ar-Ge konusuna önem veren bir firmayız ve kendi bünyemizde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı bir Ar-Ge merkezimiz de bulunuyor. KOSGEB ve Ticaret Bakanlığının dönemsel olarak açtığı destekleri de takip ederek hem kendi firmamız hem de müşterilerimizle paylaşıyoruz. Sektöre verilen Ar-Ge desteklerinden mümkün olduğunca yararlanıyoruz. Ancak daha fazla Ar-Ge merkezi açılması ve sanayi-üniversite çalıştaylarının çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan, firmamızda Ar-Ge konusunda yapılan en büyük yatırım, Ar-Ge merkezi kapsamında özellikle yeni mezun genç mühendislere istihdam imkânı tanınmasıdır. Firma genelinde bütün birimlerde, işe yeni başlayan adaylara süreçlere adapte olmaları, fabrikayı tanımaları ve kendilerini iş stresine girmeden rahatça geliştirebilmeleri adına bir uyum fırsatı sunuyoruz. En az iki ay olan bu süre bölüme ve tecrübeye göre değişirken, Ar-Ge bölümünde başlayan mühendisler için ortalama altı aya kadar uzayabiliyor. Bu süreçte kişiler tüm bölümlerde görev alıp işleyişin parçası olma imkânı bulurken, gerekli eğitimleri de görüyor ve süreç sonunda görev aldıkları her birim hakkında hazırladıkları sunumları o bölümün yöneticileriyle paylaşıp, yetkin bir şekilde süreçlerini tamamlıyor. Bu kapsamda, firmamızda önem verilen en hassas konuların eğitim ve inovasyon olduğunu söyleyebilirim. Ar-Ge merkezimizde mevcut ürünlerimizin sürekli iyileştirmesi çalışmalarının yanı sıra müşterilerin özel talepleri doğrultusunda yeni pres tasarımları, yeni teknolojilerin ürünlerimize uygulanması konularında da yoğun şekilde çalışıyoruz. Ayrıca üretimin her aşamasında kalite iyileştirmesi ve ölçülebilmesi için test ekipmanları ve simülasyon programları üzerinde de projeler üretiyoruz.

Dirinler Makina’nın teknolojik yetkinlikleri için neler söyleyebilirsiniz? Yeni yatırım planlarınız var mı?

Ürün gamımıza son yıllarda eklediğimiz büyük kapasiteli yeni teknolojiler içeren preslerimizin üretiminde kullanmak amacıyla son üç yılda beş adet Bohrwerk ağır işleme makinesi, üç adet Çavuş dişli açma makinesi satın aldık. Bununla birlikte en son 25 modül 3mt. çapında dişli açan makine yatırımı yaptık ve bu makineyi devreye alma çalışmalarını başlattık. Makinelerimizin bütün parçalarını kendimiz üretmek istediğimiz için makine yatırımlarımız yeni projelere göre değişkenlik gösteriyor. Pres boyutları büyüdükçe buna uygun yatırım yapmaya devam ediyoruz.

Dirinler Makina’nın Endüstri 4.0 yaklaşımını nasıl yorumlarsınız? Üretimini gerçekleştirdiğiniz Endüstri 4.0 uyumlu ürünler sektörü nasıl dönüştürecek?

Endüstri 4.0 üretimin en yüksek verimle gerçekleşmesi adına ihtiyaç duyulan tüm verilerin üretim ortamında toplanmasını ve analiz edilmesini amaçlayan, Nesnelerin İnterneti adı verilen Dördüncü Sanayi Devrimi’dir. Bu devrimin amacı, fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını oluşturarak, her şeyin bir merkeze bağlı olmaksızın bu sanal ortamdan yürütülebildiği akıllı fabrikalar oluşturmaktır. Böylece verimlilik ve üretimde esneklik artarken, sistemin izlenebilirliği sayesinde hata oranı ve maliyetler de azaltılabilecek. Endüstri 4.0’ın bizim için iki yönü var: Ürünlerimizi Endüstri 4.0’a uygun tasarlamak ve üretimimize Endüstri 4.0’ı uygulamak. Endüstri 4.0’ın getirdiği süreçleri ürünlerimize uygulamak konusunda ilk projemiz olan DrinSmart 4.0’ı tamamladık. Bu çözümümüzü standart preslerimize uygulanabilir hale getirmek için de çalışmaya devam ediyoruz. Sistem entegrasyonu tamamlandığında, Dirinler presleri gittiği her fabrikada kurulan sisteme uyum sağlayarak kendi makine ve üretim bilgilerini fabrikanın sistemine gönderebilecek durumda olacak.

Kullanıcı uygun bulduğu takdirde biz de bakım onarım için bilgileri alıp makinenin en iyi şartta çalışması için bu verileri kullanabilecek durumda olacağız. Üretimde bu devrim için henüz bu sürecin geçiş aşamasındayız. Bu yıl faaliyete geçen etiket ve barkod okuyucu sistemimizle üretim (talaşlı imalat) hattında malzeme ve parça izlenebilirliği, tezgâh doluluk oranları, duruşlar ve arızalar gibi üretim parametrelerinin takibini yapabiliyoruz. Üretim hattındaki her bölüme yerleştirilen bilgisayarlar ve hattın her yerinden görülebilen ekranlarla tüm çalışanlar anlık durum takibi yapabiliyor. Amacımız, basamak basamak bunu ilerletip tüm verileri en kolay şekilde toplayan ve raporlayan bir sistemin kurulması.

Dirinler Makina’nın marka stratejisinden de söz edebilir miyiz? Sizce Türk üreticileri markalaşmaya gereken önemi veriyor mu?

Dirinler markasını hem yerel pazarda hem de hedef pazarlarda yaygınlaştırarak marka imajını yükseltmek ve müşteri zihnindeki marka bilinirliğini satın almaya dönüştürerek “Küresel Marka” olmayı hedefliyoruz. Amacımız; kaynakları verimli kullanarak, sürekli iyileştirme kültürüyle fırsatları yakından takip eden, zayıflıkları süratli bir şekilde gideren, müşterilerle “kazan-kazan” ilkeli, yüksek memnuniyete dayalı, etik ticaret ve dostluklarla desteklenen iş ilişkileri geliştirmektir. Markalaşma, firmanın piyasadaki değerini yükselmesi için önemlidir. Bir marka, ancak yenilikçi ve müşteri odaklı bir yaklaşımla kendi ürünlerini diğer ürünlerden ayırabilir. Türk firmaları markalaşmaya gerekli önemi veremiyor çünkü bunun için bir bütçe ayıramıyorlar. Dirinler Makina olarak öncelikle rakibe göre kaliteli ürün, uygunsuzlukların giderilmesi ve problem çözümünde hızlı davranmamız; rekabet gücümüzün yüksek olması, tedarik ve teslim ağımızı iyi yönetiyor olmamız ve satış sonrası hizmetlerimizle müşterilerimize yüzde 100 memnuniyet sağlamayı hedefliyoruz. Almanya ofisimizle de yurt dışında marka bilinirliğimizin artmasını ve Avrupa’da Dirinler Grup Şirketleri algısını yaratmayı amaçlıyoruz.

Grubunuzun yurt dışı yatırımı olan Dirinler GmbH’den biraz daha bahsedebilir miyiz? Dirinler GmbH, Dirinler Şirketler Grubu’na nasıl bir katma değer sağlayacak?

66 yıllık tecrübemizi, kurmuş olduğumuz Dirinler GmbH Almanya ofisi ile bir adım daha öteye taşıyarak, “Avrupa’da biz de varız” dedik. Almanya ofisimizle Avrupa’daki müşterilerimize daha yakın satışın yanı sıra servis ve bakım hizmetleri vermeyi, Ar-Ge projelerimizi Alman mühendisliğiyle buluşturmayı amaçlıyoruz. Almanya’daki üniversite ve Ar-Ge merkezleriyle ortak çalışmalar yaparak teknolojik birikimlerimize hız kazandırmayı, CE Avrupa ve DIN standartlarına uygun üretim ve kalite anlayışı olan Dirinler Makina’nın teknik ve ticari deneyimlerini Alman teknolojisiyle entegre ederek daha sürdürülebilir bir büyüme gerçekleştirmesini hedefliyoruz.

Uzun yıllardır yurt dışına makine ihraç eden bir üretici olarak, yurt dışında Türk makinelerine olan yaklaşımı nasıl değerlendirirsiniz? Eksikliklerimiz var ise bunları nasıl giderebiliriz?

İnovasyon, kalite, mühendislik kültürü gelişmiş ülkeler ve pazarlar, sektörümüzün hedef pazarlarıdır. Makine imalat sektörü, Türkiye’nin ihracatında en büyük ikinci sektördür. Türk makineleri, 222 ülkeye ihraç ediliyor. Türkiye, Avrupa’nın en büyük altıncı makine imalatçısıdır ve makine imalatında Ar-Ge çalışmalarıyla Endüstri 4.0 süreçlerine de hızla uyum sağlıyoruz. Sektör olarak daha kaliteli, CE standartlarına uygun üretim yapabilir, servis ve bakım hizmetlerimizle ön plana çıkabilirsek, yurt dışında Türk markalarını daha çok görebiliriz. Yüksek teknolojiye sahip bir makine sektörü, Türkiye için kaçınılmazdır. Kalite bilinci, gelişmiş yan sanayi, mühendislik becerileri ve yeniliklere çabuk uyum sağlayabilen genç iş gücü ile Türkiye, makine imalat sektöründe bence oldukça avantajlı durumda bulunuyor.

Son olarak, Dirinler Makina’nın orta ve uzun vadeli gelecek stratejileri nedir? Yerel ve küreselde Dirinler Makina için hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Dirinler Makina bir aile şirketi olarak kurulmuş ancak yıllar içinde kurumsallaşma yolunda ilerleyen, profesyonel idari kadrosuyla kendisini uzun yıllar devam ettirecek bir firmadır. Yalın üretimi entegre ederek, en az maliyetle kaliteli ve hızlı üretim yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. Gelecek için hedefimiz, adet ve ciro yükselterek büyümek değil, katma değerli teknoloji ve otomasyon üniteleri üreterek büyümektir. Bizce üretim, ekonomilerin bel kemiğidir ve makine de üretimi destekleyen sanayi olduğu için ülkelerin teşvik etmek için özel politikalar geliştirdiği sektör olmalıdır. Ekonomide katma değeri çoğaltmak ve dışa bağımlılığı azaltmak için yerli teknolojiler ve makinelerin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum.