Orta Doğu’nun en kalabalık ülkelerinden biri olan İran, 35 yıl boyunca uluslararası ekonomik ambargoların etkisinde yaşadı. Ancak geçtiğimiz yıl kademeli olarak ambargoların hafifletilmeye başlaması...
Orta Doğu’nun en kalabalık ülkelerinden biri olan İran, 35 yıl boyunca uluslararası ekonomik ambargoların etkisinde yaşadı. Ancak geçtiğimiz yıl kademeli olarak ambargoların hafifletilmeye başlamasından sonra İran ekonomisi de hareketlenirken, 2015’te yüzde 12 olarak açıklanan enflasyon, 2017’de yüzde 8,2’ye geriledi.
Gelecek yıl İran’da beklenen enflasyon ise yüzde 6,2 olarak öngörülüyor. Uluslararası ambargonun kademeli hafifletilmesi, İran’ın dev pazarını, elbette beklendiği gibi hızla küresel yatırımcılara açtı. Ambargo sonrası diğer ülkelerle olan ticaretine hız veren İran’ın mili gelir düzeyinde de ciddi artışlar bekleniyor. 2017 yılında 409 milyar dolar olan İran GSYİH’sinin, 2018’de yüzde 7,5’lik artışla 440 milyar dolar seviyesine çıkması beklenirken, ülkede otomotiv sanayisi, ulaşım, havacılık, petrol ve doğal gaz gibi sektörlerde uluslararası anlaşmalar imzalanmaya devam ediliyor.
HEM İHRACATTA HEM İTHALATTA PARTNER ÜLKE TÜRKİYE
Bununla birlikte İran, ambargo sonrası ticaret ilişkilerine yeni yeni başlamasının da etkisiyle dış ticaret rakamlarında henüz beklenen potansiyeli yakalayabilmiş değil. Geçtiğimiz yılda 46 milyar dolarlık ihracat yapan ülke buna karşılık 46,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. İran, hâlihazırda dış ticaretinin büyük kısmını yüzde 34’lük gibi yüksek bir rakamla Çin ile yapıyor. İran’ın en çok ithalat yaptığı ülkeler ise Çin’in arkasından sırasıyla Türkiye, Güney Kore, Almanya ve Hindistan iken en çok ihracat yaptığı ülkeler de yine Çin’in ardından sırasıyla Hindistan, Türkiye, Güney Kore ve Japonya olarak sıralanıyor. Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacmine baktığımızda, son iki yıla oranla ihracatın artarken ithalatın gerilediği görülüyor. İki ülke arasında 2016 yılında toplam 9,6 milyar dolarlık ticaret gerçekleşirken, bunun 4,9 milyar doları Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerden oluştu. Ürün grupları incelendiğinde, Türkiye, İran’a en çok işlenmemiş altın, mücevherat ve motorlu taşıtların aksam ve parçalarını ihraç ederken, İran ise Türkiye’ye etilen polimerleri, bakır ve propilen ile diğer olefinlerin polimerleri gruplarında ihracat gerçekleştiriyor. İran-Türkiye ticaretini canlandırmak adına 2001’de kurulan İranlı Sanayici ve İşadamları Derneği de (İSİAD) bu süreçte, Türkiye-İran ticaretinin güçlendirilmesi adına önemli adımlar atmaya devam ediyor. İSİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Mehdi Culazade ile derneğin Türkiye’deki faaliyetlerini, iki ülke arasındaki ticaret hacmini ve İran pazarına girmek isteyen girişimcileri nelerin beklediğini konuştuk.
Ülke ticaret odaları, küresel ekonomi için sizce ne ifade ediyor? İSİAD, Türkiye’de ne zamandır ve hangi alanlarda faaliyetlerini sürdürüyor?
Ülke ticaret odaları, ekonomilerin kalkınması ve hız kazanmasında ekonomi ağırlıklı yerel sivil toplum örgütleri kadar önemli ve etkili bir köprü vazifesi görüyor. İSİAD da komşu ve dost iki ülkede karşılıklı yatırım ve ticari işbirliği fırsatlarını, iş yapma kültürünü tanıtmak, yatırım ilişkilerini hızlandırmak ve iki ülke iş dünyası arasında ticaret hacmini artırmak için bir köprü vazifesi görme misyonuyla 2001 yılında kuruldu. İmkânlar çerçevesinde de bu misyonumuza uygun iki taraf için de fayda sağlayacak çalışmalar sürdürmeye devam ediyoruz. Bu konuda İSİAD’ın Türkiye ve İran arasındaki ortak birçok projenin gerçekleşmesinde önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye-İran ticaretinin güncel durumu için neler söyleyebilirsiniz? İki ülke arasında gerçekleşen ticaret sizce potansiyelini ne ölçüde karşılıyor?
Türkiye ile İran arasındaki mevcut ticaret ilişkilerinin düzeyi maalesef her iki ülkenin arz ettiği potansiyelin çok altında ilerliyor. Bu kadar güçlü ve potansiyel arz eden iki ülkenin birbiriyle karşılıklı ticareti, tercihli ticaret, Türk ve İran parasıyla alışveriş, barter (takas ticareti), vize muafiyeti, coğrafi ve lojistik yakınlık, yatırımların her iki devletçe garanti altına alınması kanunu, çifte vergilendirmeden muafiyet gibi sadece iki ülkeye münhasır mevcut avantajlar olmasına rağmen istenilen düzeyde gerçekleşmiyor. Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacminin 50 milyar dolar olması hedeflense de 11-12 milyar dolarlık bir ticaretten söz edildiğini söyleyebiliriz.
İSİAD’ın özellikle odaklandığı sektörler var mı? Ya da İran pazarında Türk üreticiler hangi sektörlerde daha rekabetçi olabilir?
İSİAD üyelerinin odaklandığı sektörlerin başında turizm, demir çelik, tıbbı malzeme, inşaat ve kimyasal ürünler geliyor. İran’da Türk sanayici ve yatırımcılar için birçok iş potansiyelinin mevcut olduğunu söyleyebilirim. Elektrik, benzin, doğal gaz ve petrol yan ürünleri kullanarak imalat yapan Türk girişimciler İran’da yatırım yapmaları durumunda daha rekabetçi olabilirler.
İSİAD, İran pazarına açılmak isteyen Türk üreticilere ne tür hizmetler sunuyor? Bu hizmetlerin içerikleri ve ölçütlerinden söz edebilir misiniz?
Derneğimizin, İran pazarına açılmak isteyen Türkiyeli girişimci ve sanayiciler en önemli çalışmaları; zaman zaman muhtelif kesimlerde düzenlenen İran ülke iş fırsatları panellerinde yer alarak katılımcılara ülke tanıtımı, iş fırsatları, avantajlar, mevzuatlar hakkında bilgilendirmede bulunmasıdır. Ayrıca İran’da veya Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan Türk ve İranlı girişimciler için arzu edildiği takdirde bir rehber görevi de sağlayabiliyoruz.
İSİAD’dan hizmet almak için ne yapılmalı?
Derneğimiz temel hedefleri çerçevesinde iki ülke arasında karşılıklı ticareti artırmak için bir köprü vazifesi görüyor. Hizmet alımı için üyelik en başta gelen faktörlerden biridir. Bunun yanı sıra e-mail ortamında da her türlü bilgilendirme arzu edildiği takdirde yapılabiliyor. Zaman zaman daha önceden duyurularak birçok kamu/özel ticari kuruluşlarla ortaklaşa ülke pazar tanıtımı için bilgilendirme, panel ve seminerler gerçekleşiyor.
İran ile ticaret yapmak zor mudur? Türk makinecileri, İran’a yapacağı ihracat öncesinde İSİAD ile nasıl bir işbirliği geliştirebilir?
İran, zor bir pazardır: Bürokrasi daha ağır işler ancak pazara girdikten ve kendinizi kabul ettirdikten sonra ticaret yapmanız ve iş kurma şansınız da daha kolaylaşır. Türk makine üreticileri ve Türk makinelerinin İran için çok önemli fırsatlar barındırdığını söyleyebilirim. Avrupalı üreticilere nazaran çok uygun fiyatlar söz konusu olduğu için ve aynı kalitede mal ürettiklerinden Türkler, İranlılar için son derece cazip. İSİAD, bu konuda gerekli olduğu durumlarda her türlü bilgilendirmeyi yapmak için var. İran’a açılmak isteyen Türk ihracatçıları ve sanayicileri, hatta girişimciler, bizzat giderek İran pazarını yerinde incelemeli. İran’a gitmeden önce ise öncelikle başka ülkelere has olmayan anlaşma ve ticari mevzuatlar mutlaka gözden geçirilmeli; Türkiye’de görevli olan İran kökenli ticari ataşeler, TİM, TOBB, DEİK Türk-İran İş Konseyi ve İTO gibi kuruluşlardan bilgi alınmalı. Seyahat öncesinde iyi bir pazar araştırması yapmak, İran’da sağlıklı bir partner arayışını oldukça kolaylaştıracaktır. Ayrıca İran’da yatırım yapmış veya İran ile yıllardır çalışan firmalardan da tecrübe ve bilgi alışverişi mutlaka yararlı olacaktır.