Türkiye’de genel politikalar çerçevesinde kadının iş hayatında yer almasının desteklenmediğini belirten EAE Makine İzmir-Ege Bölge Müdürü Gülcan Kırca...
Türkiye’de genel politikalar çerçevesinde kadının iş hayatında yer almasının desteklenmediğini belirten EAE Makine İzmir-Ege Bölge Müdürü Gülcan Kırca, “Eğer işinizi iyi yapıyorsanız sektörde size övgü olarak, “Erkek gibi kadın!” cümlesini kullanacaklardır. Bunun övgü yerine geçmediğinin “Kadın gibi kadın!” olmanın çok büyük bir meziyet olduğunun eğitimden kültürel alana kadar yayılan genel politikalarla topluma benimsetilmesi gerekiyor” dedi.
Gülcan Kırca kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Malatya’da 1977 yılında doğdum. Çocukluğum İstanbul ve İzmir geçti. Ortaokul ve liseyi de İzmir’de okudum. Yüksek öğrenimimi Kocaeli Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde tamamladım.
İş hayatına başlama ve bulunduğunuz göreve gelme süreciniz hakkında bilgi verir misiniz?
Kocaeli Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümünden 1999 yılında mezun olduktan sonra İzmir’e ailemin yanına döndüm. Bir yıl boyunca Ege Üniversitesinde yabancı dil eğitimi aldım. Bu süreçte iş görüşmelerim devam ediyordu. İzmir’i çok sevmeme ve yaşamayı seçmeme rağmen maalesef hem yeni mezun, hem de imalat ve makine sektöründe çalışmak isteyen birçok kadın gibi iş başvurularım iyi sonuçlanmadı. İlk iş görüşmelerimde kadın olmam nedeniyle bu mesleği beceremeyeceğim imalarıyla ve küçümsemeleriyle karşılaştım. Her görüşmede sürekli makine mühendisliğinin bir kadın için uygun meslek olmadığı vurgulanıyordu. Bir iş görüşmemdeyse önüme, işe başlama tarihinden itibaren üç yıl evlenmeme ve sonraki üç yıl da çocuk doğurmama maddeleri içeren bir sözleşme konuldu. Hiç tanımadığınız ve sadece iş akdiyle bir ilişki kuracağınız kişiler, sadece kadın olduğunuz için tüm hayatınızı tahakküm altına alabileceklerini düşünüyor ve bunu uygulamaya çalışıyor. Bu açıdan sektörle tanışma aşaması benim için iyi bir başlangıç olmadı. Ardından İstanbul’a taşınıp çalışmaya başladım.
Kaç yıldır bulunduğunuz görevi sürdürüyorsunuz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Yaklaşık 14 yıldır aralıksız çalışıyorum. 11 yıldır da aynı firmada görev yapıyorum. Ar-Ge ile makinelerin özel bir bölümünün devreye alınması ve test aşamalarından sorumluyum. Makine, çok aktif bir sektör ve sürekli problemlerle karşılaşıyorsunuz. Bir yandan ortaya çıkan problemleri çözerken diğer yandan da dizaynla uğraşıp yeni bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla ortalama bir iş günümün oldukça yoğun geçtiğini söyleyebilirim.
Yönetim ve karar mekanizmalarında daha çok erkeklerin bulunduğu bir sektörde kadın yönetici olmanın zorlukları nelerdir?
Erkek egemen bir sektör olan makine imalat sektöründe kadın olarak var olma şansınız oldukça düşük. Sizden erkeklere benzemeniz, onlar gibi düşünmeniz, oturmanız-kalkmanız kısaca erkek gibi davranmanız bekleniyor. Bu sektörde ancak bu şekilde var olabiliyorsunuz. Eğitimden devlet geleneğine kadar bu alanda çok sıkı gelenekçi bir kültür mevcut. Bir kadın olarak çalışanlarla diyalog kurmak bile çok zor olabiliyor. Örneğin erkekseniz, iş çıkışı sohbet etmek bazı sorunları çözmek için iş arkadaşlarınızla yemek yiyebilirsiniz. Fakat bir kadın olarak böyle bir teklifte bulunmak bile farklı biçimde değerlendiriliyor. İşin uzmanı olarak bulunduğunuz toplantıda cevapları siz biliyorken bile, kadın olduğunuz için soruları erkek meslektaşlarınıza sorabiliyorlar. Bir erkek firmada herhangi pozisyonda çalışmaya başladığında, çalışanlar arasında da en fazla bildikleri irdelenirken söz konusu kadın çalışan olduğunda bütün hal ve hareketleri irdelenir. Ve maalesef bir kadının makine sektöründe var olabilmesi için kendini sürekli olarak bütün erkeklerin nezdinde ispatlaması gerekir. Makine parçalarına kadar yansıyan eril bir dile sahibiz. Dilin kendisinin eril olması bir yana bu dili erkek kullanırsa bir sorun yaşamaz fakat yine kadın söz konusu olunca farklı bir gözle bakılabiliyor.
İş hayatında kadın olmaktan kaynaklanan problemler yaşadınız mı? Yaşadıysanız paylaşır mısınız?
Sadece iş hayatında değil, bizim ülkemizde başlı başına kadın olmak oldukça güç. Neredeyse her gün kadına yönelik şiddet haberleri alıyoruz. Üniversitelerde her bölümde eğitim alabiliyorsunuz fakat bu bölümlerde kadınlar da okuyor diye, devlet politikaları iş hayatına yönelik eğitimi bu yönde kurgulamıyor. Toplum algısında kadın kimliğiyle kodlanmış işlerde çalışıyorsanız daha az problemlerle karşılaşabiliyorsunuz. Örneğin hemşire, sekreter veya öğretmen olarak görev yapıyorsanız kadın kimliğiniz kabul görebiliyor. Ama kadın kimliğinde kodlanmamış makine sektöründe bir mühendisseniz öncelikle cinsiyetiniz dolayısıyla bir savaş vermeniz gerekiyor. Bunun dışında genel politikalar çerçevesinde de kadının iş hayatında yer alması desteklenmiyor. Evlenip çocuk sahibi olduğunuzda, eğer çiftlerden birinin çocuk bakımı için işten ayrılması gerekiyorsa o kişi kadın oluyor. İş yerlerinde kreşlere masraf gözüyle bakıldığı için bu imkan sunulmuyor. Özel sektör bir yana devlet kurumlarında da aynı durum söz konusu. Çocuk bakımı için verilen izinlerin yeterli olmaması bir yana, çocuk bakımı sadece kadına aitmiş gibi, erkeklere böyle bir izin kullanma hakkı tanınmıyor. Dolayısıyla kadınlar iş hayatından ister istemez uzaklaşıyor. Fiziksel zayıflığınız hep göz önünde tutuluyor. Hep birilerine veya bir şeylere muhtaç olmanız bekleniyor. Eğer muhtaçsanız ve yardım istiyorsanız, aldığınız destek bir erkeğin başka bir erkeğe yardımı gibi değil, üstten tavırlarla kendini ortaya koyan bir destek biçimine bürünüyor. Hiçbir şekilde yardıma ihtiyaç duymadan tutunmaya çalışıyorsanız eğer o zaman da lakabınız hazır.
İşle ilgili gerçekleştirdiğiniz yurt dışı gezilerinizde, makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemleriniz nelerdir?
Bakış açıları özelinde Batı ve Doğu kültürleri arasında büyük farklar mevcut. Avrupalı müşterilerinizle tek başıma iş yemeğine gidebiliyorken Arap ülkelerinden gelen müşterilerinizle bunu yapmıyorsunuz. Örneğin bir müşterinizin “Kadın sesi haramdır!” söylemi bile sizi o işle ilgili fazlasıyla demoralize etmeye yetiyor.
Erkek egemen bir sektör olan makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor? Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir?
Sektörümüzde daha az kadın çalışanın bulunması bence tek bir cümleyle özetlenebilir: Eğer işinizi iyi yapıyorsanız sektörde size övgü olarak, “Erkek gibi kadın!” cümlesini kullanacaklardır. Bunun övgü yerine geçmediğinin “Kadın gibi kadın!” olmanın çok büyük bir meziyet olduğunun eğitimden kültürel alana kadar yayılan genel politikalarla topluma benimsetilmesi gerekiyor.
Avrupa açısından değerlendirildiğinde makine sektöründe daha az kadın çalışan ve yönetici görev yapıyor. Kadınlara işlerini en doğru bildikleri şekilde yapmaları ve “Kadın gibi kadın!” olmaktan asla vazgeçmemeleri tavsiyesinde bulunmak isterim.