Mehmet Tuşçuoğlu tarafından 1972 yılında kurulan İnan Makina, hidrolik kırıcı tamiri ve yedek parça imalatıyla başladığı faaliyetlerine 2002 yılından itibaren MTB...
Mehmet Tuşçuoğlu tarafından 1972 yılında kurulan İnan Makina, hidrolik kırıcı tamiri ve yedek parça imalatıyla başladığı faaliyetlerine 2002 yılından itibaren MTB markasıyla hidrolik kırıcı üretimiyle devam ediyor. Türkiye’de yerli hidrolik kırıcı imal eden ilk firma olduklarını söyleyen İnan Makina Ar-Ge Direktörü Serkan Kurt, “Sektörde edindiğimiz bilgi birikimini, 19 Aralık 2017 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onayıyla Türkiye’nin 755’inci Ar-Ge merkezi unvanını alarak taçlandırdık” diyor. Firmalarının bugün itibarıyla 100 kilogramdan yedi tona kadar 26 farklı modelde kırıcı imal ettiğini aktaran Kurt, “MTB markasının 2002 yılında pazara girmesiyle birlikte hidrolik kırıcı ithalatının azalmasına, ithal edilen ürünlerin fiyatlarının düşmesine ve en önemlisi de inşaat ve madencilik sektörlerinde söz konusu teknolojik ürünün yaygınlaşmasına katkı sağladık. Yurt içi pazarda yüzde 70’lik paya sahip olan firmamız ürünlerini dünyanın 48 ülkesine ihraç ediyor” diyor. Serkan Kurt ile İnan Makina Ar-Ge Merkezi’nin çalışmaları ve hayata geçirmeyi planladıkları yeni projeleriyle ilgili ayrıntılı bir söyleşi gerçekleştirdik.
İnan Makina Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Firmanız bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının nedenleri nelerdir?
MTB markasıyla 2002 yılında hidrolik kırıcı üretimine başlamamızla birlikte yurt dışı pazarlardaki faaliyetlerimiz de giderek arttı. Almanya, ABD ve Fransa’da her yıl dönüşümlü olarak düzenlenen sektörümüzün küresel fuarlarında, MTB markasına sahip ürünlerimizi tanıtmaya başladık. Bu çalışmalar neticesinde de ihracatımız bugün itibarıyla üretimimizin yüzde 45’ine ulaştı. Dünya pazarlarındaki rekabet şartları, hem mevcut ürün yelpazemizi genişletmemizi hem de farklı ataşmanlar geliştirip imal etmemizi zorunlu hale getirdi. 2007 yılından bu yana dağınık bir şekilde yürütülen Ar-Ge çalışmalarımızı, şirket yönetimimizin desteğiyle Ar-Ge Merkezi çatısı altında kurumsallaştırdık. Bugüne kadar üçü TÜBİTAK destekli olmak üzere birçok projeyi hayat geçirdik. Bina yıkımında kullanılan üç farklı ataşman ürün ailesi (Crusher-Pulvarizer- Grapple), hafriyat ve peyzaj alanında kullanılan iki farklı ürün ailesi (Auger-Compactor), madencilik ve kaya zemini delme için kullanılan iki farklı ürün ailesi ve ekipmanla (Drifter-Delici Bit) birlikte kendi içinde çeşitlilik gösteren sekiz farklı ataşman geliştirip imal ettik. Dünya pazarlarında daha çok Almanya, Finlandiya, İsveç, İtalya, Güney Kore, Japonya ve Çin ile rekabet halindeyiz. Bu ülkelerin milli gelirinden Ar-Ge’ye ayırdıkları pay ise yüzde 2,2-4,1 arasında değişiyor. İleri teknolojili ürün ihracatının toplam ihracata oranı ise yüzde 16-25 arasında. Rakiplerimizin sadece bu ülkelerden olduğu ve orta teknolojili ürün sınıfındaki ürünlerle rekabet ettiğimiz bu ortamda, Ar-Ge merkezi olmanın bize kazandıracağı gücü kullanarak söz konusu ülkelerle rekabetimizi artırmaya ve alanında dünyanın en iyi markası olmaya çalışacağız.
Merkezin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik?
İmalatın tüm aşamalarını kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Buna, ürün geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerini de eklediğimizde tüm üretim teknolojileriyle birlikte mühendislik bilgi ve becerilerini tek çatı altında gerçekleştiren bir yapıya sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Mühendislik faaliyetlerimizde de üniversite ve diğer özel şirketlerle gerçekleştirdiğimiz ortak çalışmalardan doğan sinerji, Ar-Ge ekibimizin geliştirdiği fikirlerle meyvesini yeni ürünler olarak veriyor. Üretim ve tasarım alanında birçok mühendislik disiplininin entegre bir şekilde yürütüldüğü firmamızın Ar-Ge Merkezi yapısı da proje aşamalarını gerçekleştirecek bir iş hiyerarşisine göre kendi içerisinde farklı ekiplerden oluşuyor. Mekanik tasarım ekibi ile ürün tasarımı, prototip geliştirme ekibi ile prototip üretime hazırlık, üretimin takibi ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve kalitenin artırılmasına yönelik çalışmalar, analiz-test ekibiyle sonlu elemanlar analizi, tüm mühendislik analiz-hesapları ve ayrıca saha testleri söz konusu ekipler tarafından gerçekleştiriliyor. Laboratuvar ekibimiz de ürünlerimizde kullanılan çelik ham maddelerin performansını artırıcı malzeme kompozisyonlarını oluşturarak ısıl işlem süreçlerini geliştirici çalışmalar yürütüyor. Ayrıca, faydalı model ile endüstriyel tasarım tescili faaliyetlerini yürüten ve özel bir önem verdiğimiz fikri/mülki haklar ekibimiz de bu ekiplerden bir diğeridir. İş makinesi ataşmanı sektöründe kullanılan birçok ürün ülkemizde ilk defa İnan Makina tarafından üretildi. Bu kapsamda hafriyat, madencilik ve yıkım işlerinde kullanılan yeni teknolojili ürünlerin yurt içinde yaygınlaşmasına öncülük ederek ithalatın azalmasına katkı sağladık. Yıkım çalışmalarında kullanılan beton makasları (Crusher- Pulvarizer), bina yıkıntılarının toplanması için kullanılan ataşmanlar (Grapple), yol ve peyzaj işlerinde kullanılan Compactor ile Auger gibi ürünler, Ar-Ge projelerimizin sonucu olarak imal edildi. Ayrıca madencilik-tünel işlerinde kullanılan hidrolik kırıcı ve delici ekipmanlar alanındaki geliştirme çalışmalarımız da sürekli devam ediyor. Bu ürünleri ülkemizin kullanımına sunarak gerçekleştirdiğimiz katma değerin yanı sıra ihracatımızı da sürekli artırarak MTB markasını sektöründe bir dünya markası yapma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. İş makinesi ataşmanı sektöründe ortalama olarak her yıl yeni bir ürün ve takip eden yıllarda da dört-sekiz adetten oluşan model çeşitliliği sağlamak üzere Ar-Ge projeleri gerçekleştiriyoruz. Ar-Ge Merkezi olarak ürün çeşitlendirme çalışmalarımız hızla devam edecek. Hedefimiz, sadece en yaygın olarak kullanılan hidrolik kırıcı markası değil, iş makinelerine eklenebilen tüm inovatif ataşmanları geliştirip üretebilen bir marka olmak.
Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeydedir? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Devletimizin uyguladığı destek sistemleri birbiriyle direkt bağlantılı ve çok stratejik bir yöntemle gerçekleştiriliyor. Üç ana destek sistemi olan TÜBİTAK Ar-Ge, Ar-Ge merkezi ve TURQUALITY® desteklerini bir eve benzetiyorum. Ar-Ge kavramı, ülkemizde yıllardır bilinmesine rağmen sadece belli ölçeğin üzerindeki sanayi sektörlerinde sistematik bir şekilde uygulanıyordu. Son 20 yılda TÜBİTAK tarafından yoğun bir şekilde desteklenen Ar-Ge projeleri, sektörümüzde Ar-Ge’nin sistematik bir şekilde nasıl yapılacağını öğretti. Ar-Ge sistematiğinin büyük, orta ve küçük ölçekli kuruluşlarda yaygınlaşması açısından TÜBİTAK öğretici bir rol üstlendi. Ar-Ge merkezi desteği ise, TÜBİTAK tarafından atılan temeller üzerine kurulduğu için çatıyı taşıyan kolon ve duvarlara benziyor. Ar-Ge projelerini gerçekleştiren mühendis, teknisyen ve araştırmacılar daha fazla desteklenirken katma değerli ürün oluşturma göstergelerinin en belirgini olan patent geliştirme çalışmaları teşvik ediliyor. Böylece tüm ölçeklerdeki sanayi kuruluşlarımız proje fikirlerini ürün haline getirebilecek maddi kaynak, Ar- Ge sistematiği altyapısı ve bu projeleri uygulama haline getirebilecek mühendis ve araştırmacı sayı ve niteliğinin artıracak yetkinliğe kavuşuyor. TÜBİTAK temelli, Ar-Ge merkezi kolonları üzerine kurulmuş olan çatıyı ise TURQUALITY®’i oluşturuyor. Dünya markası olmanın yolu Ar-Ge’den geçiyor. TURQUALITY ® ile de Ar-Ge projeleri sonucu ortaya çıkarılan katma değerli ürünlerin dünya pazarına sunulması ve tutundurulması için destekler sağlanıyor. Ancak dünya markası olmanın yanı sıra, bunun kalıcılığının sağlanması ve başarının da kurumsallaştırılması gerekiyor. Dolayısıyla TURQUALITY® ve Ar-Ge süreci ile başlayıp dünya markası olduktan sonra bunun sürdürülebilmesi için şirketlerin tüm süreçlerinin kurumsallaştırılmasına yönelik destekler sağlanıyor. Biz de İnan Makina olarak TÜBİTAK destekleriyle balık tutmayı öğrendik, Ar-Ge Merkezi ile uzak denizlere açılmak için yola çıktık, TURQUALITY® destek kapsamına da yakın zamanda girerek uzak denizlerde sürekli yol almayı hedefliyoruz.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
Firma olarak ağır sanayi ürünleri geliştirmek için Ar-Ge faaliyetlerinde kullanmak üzere tasarım, mühendislik analizi yazılımları ve her türlü test ekipmanlarımız mevcut. Kısacası araştırma ve geliştirme çalışmaları için her türlü donanıma, araştırmacı teknisyen ve mühendis ekibine sahibiz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde özellikle patent başvurularına daha fazla önem vererek personelimizi de bu doğrultuda teşvik edeceğiz. Ayrıca araştırmacı ekibimizin akademik eğitimlerine de katkı yaparak hem araştırmacılarımızı akademisyen düzeyine çıkaracak hem de üniversitelerimizle ilişkilerimizi güçlendireceğiz. Böylece ekibimizin yetkinliğiyle birlikte patent başvurusu sayılarımızda artış olacağını öngörüyoruz.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmaları için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi?
İstanbul İkitelli’deki 17 bin metrekarelik kapalı alana sahip fabrikamızda üretimimizi sürdürüyoruz. Sektöründe dünyanın en iyi markası olma yolundaki hedefimiz çerçevesinde Tekirdağ Çerkezköy’de 57 bin metrekarelik yeni bir fabrika yatırımı yaptık. Maliyeti 150 milyon TL’yi aşan yeni tesisimize 2018 yılının Ağustos ayında taşınacağız. Talaşlı- kaynaklı imalat ve ısıl işlem konusunda en son teknoloji kullanılarak hazırlanan fabrikamızda aynı zamanda 250 metrekarelik Ar-Ge merkezi ofis alanı, 150 metrekare Ar-Ge atölyesi, 150 metrekare test bölümü ve 100 metrekare laboratuvar alanıyla toplamda 600 metrekarelik Ar-Ge merkezi ve 1,3 milyon TL’lik laboratuvar-test cihazı yatırımı yaptık. Ayrıca taşınma tamamlanınca Ar-Ge merkezimizin personel sayısını da artıracağız.
Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır?
Yüksek gelirli ve refah seviyesi üst sıralarda seyreden bir ülke olmanın yolu, katma değeri yüksek ürünler imal etmekten geçiyor. Bunu gerçekleştirmek için de Ar-Ge’ye yatırım yapmak gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda dünya klasmanında rekabet ederken 2-0 geride başlıyoruz. Ar-Ge’ye geçmişte yeteri kadar önem verilmiyordu ancak son dönemlerde Ar-Ge destekleri konusunda devletimiz tüm imkânları oluşturmaya çalışıyor. Bu noktada sanayicilerimizin de bu durumu memleket meselesi haline getirmesi gerekiyor. Sanayicilerimizi Ar-Ge’ye yönelmesi için belirttiğim destek programları dışında Ekonomi Bakanlığı’nın, KOSGEB’in ve çeşitli kurumların maddi-manevi destek ve teşvikleri söz konusu. Sanayicilerimizin bu destek sistemlerine katılarak ürettikleri projelerle katkı sağlaması gerekiyor. Bunun yanında üniversite-sanayi işbirliği çalışmalarının da yeterli düzeye çıkarılması en büyük temennimiz.