Tekno Ülkemizde makine mühendisliği dalında ABET tarafından ilk defa akredite edilen üniversite olma özelliğini taşıyan ODTÜ...
Tekno Ülkemizde makine mühendisliği dalında ABET tarafından ilk defa akredite edilen üniversite olma özelliğini taşıyan ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nde öğrenciler sanayiyle iç içe projeler geliştiriyor. Bölümün Başkan Yardımcısı Doç. Dr. İlhan Konukseven tasarım dersleri kapsamında öğrencilerin her sene sanayiden gelen güncel problemlerin çözümüne yönelik farklı konular üzerinde çalıştığını söylüyor.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin1956’da kurulan ikinci bölümü olan ODTÜ Makine Mühendisliği Programı’nın; 24 öğrenci ile başladığı eğitimden bugün yüzlerce öğrenci faydalanıyor.
Şubat1957’de Ankara’da dört katlı bir binada eğitime başlayan enstitü, ilk kez 1959 yılında resmen üniversite olarak tanınarak bugünkü kampüsüne 1961 yılında taşındı. 1959-1960 akademik yılı sonunda11 öğrenci Makina Mühendisliği’nden lisans derecesi ile mezun oldu.
Yüksek lisans programı ise aynı yıl başlayıp ilkbeş mezununu 1960-1961 yılında verdi.Makina Mühendisliği öğrencilerinineğitim gördüğü bugünkü A, B ve Cbinaları 1964 ile 1968 arasında tamamlandı.Ofisler, derslikler ve laboratuvarlaryeni binalara taşındı. Geçen yıllar içinde bu binalar artan sayılardakiöğrencilerin, akademik ve idari personelinihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelince mevcut D, E, F ve G binalarıeklendi ve nihayetinde bölüm bugünküfiziksel kapasitesine ulaştı.
Makina Mühendisliği lisans programıilk kez 1996’da ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology,Inc) tarafından değerlendirildi.Programın ABD’de aynı adı taşıyana kredite programlara büyük ölçüdedenk olduğuna karar verildi. 2009 yılında ise ODTÜ Makine MühendisliğiProgramı gene ABET tarafından altıyıllığına ABD’deki benzer programlaragöre tam denklik alarak akredite edildi.
Sanayinin üniversiteler ile birlikte stratejik Ar-Ge projeleri geliştirmesi; uzun vadede katma değerin yurt içinde kalmasını sağlayacaktır.
“ARAŞTIRMA GRUPLARIMIZIN YANISIRA MERKEZLERİMİZ VAR”
ODTÜ’yü daha yakından tanımak için Makina Mühendisliği Bölüm BaşkanYardımcısı olarak görev alan Doç.Dr. İlhan Konukseven ile görüştük.Makine Mühendisliği içerisinde çoksayıda laboratuvar olduğuna dikkat çeken Konuk seven; “ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nde dokuz adet araştırma grubu bulunuyor.
Bunları otomotiv teknolojileri, biyomekanik,tasarım ve üretim, dinamik ve kontrol,akışkanlar mekaniği, mikro-nanobilimler, robotik ve mekatronik, katıcisimler mekaniği ile ısıl bilimler olarak sıralayabiliriz. Ayrıca yine bölümümüz bünyesinde faaliyet gösteren BİLTİR, ICHMIT ve MATİMAREN isimli araştırma merkezlerimiz var.
Gerek laboratuvarlarımızı, gerekse araştırma merkezlerimizi öğrencilerin yanı sırasanayi de kullanabiliyor” dedi. Tekno Ülkemizde kentlerin öğretim üyeleri, öğrenciler ve firmalar için çok faydalı olduğunu sözlerine ekleyen Konukseven; “Teknokentte üniversitenin bilgi birikimi ve Ar-Ge potansiyelinden yararlanmak isteyen seçilmiş sektörlerdeki firmalar bulunuyor.
Teknokentte teknolojiyedayalı katma değeri yüksek olanürünleri hayata geçirmek için yaratılan nitelikli olanaklar firmaların kendileriniüniversiteye, öğretim üyelerine, mezun ve öğrencilere daha yakın hissettirmesini sağlıyor. Teknokentlerde seçilerek yer alan firmaların Ar-Ge faaliyetleri izleniyor. Ar-Ge yapma potansiyeline sahip olan firmalar teknokentin veüniversitenin olanaklarından gerçek anlamda faydalanıyor. Teknokentlerde vergi muafiyetlerle birlikte döner sermaye paylarının uygulanmamasından kaynaklanan farklılıklar, bu firmalarla öğretim üyelerinin daha rahat ortak çalışma yapmalarına olanak sağlıyor.
Bu anlamda teknolojinin geliştirilmesindeteknokentin çok önemli bir yerive potansiyeli olduğunu düşünüyorum.Bu potansiyeli kullanamayan daha çokvergi muafiyetinden yararlanabilenfirmaların elenerek Ar-Ge potansiyeli yüksek olanların teknokentte yer alması üniversite sanayi işbirliği etkinliğini gittikçe artıracaktır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN İLK AKREDİTE EDİLEN MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜYÜZ”
ODTÜ Makine Mühendisliği bölümü2015-2016 yılına kadar ABET tarafındanakredite edildi. Akreditasyon sürecindehiç bir olumsuzlukla karşılaşmadan,olabilecek en uzun süre ile bölümün akredite edildiğinin altını çizen Konukseven;“Bölümümüz lisans programı ABET tarafından ilk kez 1996’da değerlendirildive programımızın ABD’de aynı adı taşıyan akredite programlara büyükölçüde denk olduğuna karar verildi.Böylece, lisans programımız Türkiye’debu şekilde değerlendirilen ilk MakinaMühendisliği programı oldu.
Bölümümüz 2007 yılından geçerli olmak üzeretam denklik alarak 2009 yılında tekrar akredite edildi. Bir sonraki ABET geneldeğerlendirmesi ise 2015-2016 akreditasyondöneminde yapılacak” dedi.Konukseven, lisans programınınbelirlenmesi ile ilgili olarak şu şekildeaçıklama yaptı: “Lisans dersleriprogramı üniversite, fakülte ve bölümümüzüneğitim programı hedefleri dikkate alınarak program çıktıları,öğrenci öğrenim çıktıları ile paydaşlarımızınbeklentilerini karşılamak üzere bölümümüzde kurulan Ölçme ve Değerlendirme Komitesi’nin belirlediğiizleme ve iyileştirme stratejileri ilesürekli olarak geliştiriliyor. Program çıktıları her bir dersin içeriğine göresınav sonuçları, öğrenci, mezun ve paydaşanketleri gibi metotlarla ölçülerek değerlendiriliyor.
Öğrencilerin mühendislik uygulamaları ile matematik, temelve mühendislik bilimleri arasında ilişki kurabilmesi, bilgiye ulaşabilmesive yorumlayabilmesi, literatürü takipedebilmesi, mesleğinde güncelliğini koruyabilmesi, yazma ve iletişim yeteneklerinigeliştirmesi, aynı veya farklıdisiplinlerde takım çalışması yapabilmesi,özgün çözümler üretebilmesi,mühendislik problemlerin çözümündebilimsel metotları kullanabilmesi, yeniliklere açık olması, deney ve tasarım yapabilmesi, mühendislik etiğinin bilincinde sosyal ve çevresel kriterleri gözönünde bulundurması, yenilikçi, yaratıcı,öncü ve lider olması programımızınçıktılarını oluşturuyor.
Mezunların mühendislik prensiplerini, temel bilimlerive matematiği kullanarak modelleme,tasarım ve fiziksel sistem, bileşen veya süreçleri gerçekleştirebilecek bilgiyeve bunları profesyonel olarak termalve mekanik alanlarda kullanabilecek yeteneğe sahip olmaları isteniyor. Buamaçla öğrencilere teorik derslerinin yanında laboratuvar deney çalışmaları,uygulamaya yönelik termal, akışkanlar ve mekanik konularında grup olarak çalışabilecekleri yaratıcılık, sentezleme, yeni teknolojileri kullanma vearaştırma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olabilecek tasarım ve prototip ürün imal edilmesini içeren,sanayiden gelen güncel problemlerin çözümüne yönelik projeler veriliyor.”
“PROJELER HER DÖNEM DEĞİŞİR”
ODTÜ Makina MühendisliğiBölümü’nde yapılan projeler hakkındabilgi veren Konukseven; “Bölümümüzdeöğretim üyelerinin kendilerinin, yüksek lisans veya doktora öğrencileri ile birlikte yaptığı projeler bulunuyor. Buprojeler başlıca teknokentte bulunan firmaların Ar-Ge projeleri, TÜBİTAK1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projeleri, 1007 Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projeleri, AvrupaBirliği, TEYDEB ve Sanayi Bakanlığı SANTEZ projeleri olarak sıralanabilir.Lisans son sınıf öğrencilerine ‘Makine Mühendisliği Tasarımı’ dersi kapsamındayaratıcılık, sentezleme, yeniteknolojileri kullanma ve araştırmayeteneklerini geliştirmelerine yardımcıolabilecek tasarım ve prototip üretim yapabilecekleri projeler veriliyor.
Projekonuları belirlenirken firmalardan gelen gerçek güncel problemler seçiliyor.Öğrenciler firmalardan gelen problemve tasarım kriterlerine göre problemtanımı, literatür taraması ve patentaraştırmasından başlayarak, kavram saltasarım, değerlendirme ve seçme aşamalarından geçerek analiz, detay tasarım, tasarımın optimizasyonu veprototip imalatı aşamalarını gerçekleştirerek tüm tasarım ve imalat aşamaları ile ilgili deneyim kazanarak profesyonel hayatlarında faydalıolabilecek deneyimler kazanıyor.Firmalar öğrencilerin projelerinedestekleyici olurken yapılan projelerden çıkan patentler firmalar içinönemli kazanımlar sağlıyor. Örnek olarak bu dönem öğrenci sosyalsorumluluk projeleri kapsamındaiki grubun, engelliler için buzdolabıtasarımı konusunda çalışmalar yaptığınısöyleyebilirim” dedi.
“KATMA DEĞER YURT DIŞINA GİDİYOR”
Makine sektörünü gerek eğitim,gerekse sanayi noktasında değerlendiren Konukseven katma değerin büyük bölümünün yurt dışına gittiğini söyledi:“Bir proje çalışmasının başlatılmasıiçin en önemli kıstas proje çıktısının toplumsal bir ihtiyacı karşılaması, birprobleme çözüm veya bir çözümün iyileştirilmesine yönelik olmasıdır.Dolayısı ile bir projenin başlatılmasıiçin ticarileşme potansiyelinin olması beklenir.
Doğal olarak sanayide ticarikaygılar ön plana çıktığında firmaların Ar-Ge çalışmalarının yanında dahaçok Ür-Ge çalışmalarına yöneldiğigörülüyor. İleriye dönük yurt içindekalan katma değerin artırılabilmesi için firmaların yenilikçi, özgün tasarımları ile teknolojik bilgi birikimini kendi bünyelerinde oluşturmaları bekleniyor.Bunun gerçekleştirilebilmesi içinAr-Ge projelerinin doğrudan ürüne ve seri imalata yönelik olmasının yanında malzeme, motor, sürücü, denetleyici,algılayıcı gibi alt bileşenler ve temel bilimlere yönelik olması gerekir.
Savunma,uzay, otomotiv, makine sanayisindeyerli tasarım ve imalat konusunda çokbaşarılı çalışmalar yapılıyor. Ancak, bubaşarılarla birlikte alt bileşenlerin nekadar yurt dış ına (yurt içindeki temsilci firmalarda dahil olmak üzere) bağımlı olduğunun analizinin de yapılması ve gerçek katma değerin ortaya konmasıgerekir. TÜBİTAK, Sanayi Bakanlığıve Avrupa Birliği destek projeleri ilebirlikte çok önemli adımlar atılıyor ve başarılar elde ediliyor.
Ancak, halaalınması gereken önemli adımlar var.Bu beklentileri belki KOBİ ölçeğindeki firmaların karşılaması mümkün olmayabilir; ancak bugün Türkiye’de2 binin üzerinde mühendis çalıştıranfirmalar bulunuyor. Bu çok önemli bir potansiyeldir. Bu firmaların Türkiye’de değil, dünyada ses getirecek projeleri ortaya koymaları bekleniyor. Bu firmaların ürün hedefli projeler yanında Türkiye’nin stratejik geleceğini belirleyen temel konularda da çalışanlarının daha verimli olması ve üniversiteler ile işbirliği yaparak projeler geliştirmesi gerekiyor.İşçiliği yüksek olan ürünler yurt içinde yapılırken teknolojik ve temel ürünlerde yurt dışına bağımlılık devam ediyor.
Üniversite ile sanayinin iç içe olması; proje taleplerinin tek taraflı, sanayinin Ür-Geprojeleri yanında stratejik olabilecek Ar-Ge proje konularının ortak çalışmalarla belirlenmesi lazım. TÜBİTAK’ın ‘1003 Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı’ bu konuda yol gösterici niteliktedir” dedi.
ABET’ten onay alan ilk Makina Mühendisliği programı olan bölümümüz, 2016 yılına kadar akredite edilmiş durumdadır.